Yazan: 11:24 am
Kategori: Serbest Kürsü

Tahmini okuma süresi: 3 dakika

Ruhsal Yolculuğun Kilometre Taşı: Freud’un Düşünce Sistemi ve Psikanaliz Nedir?

Tüm psikanaliz çalışmaların ortak noktası olan şey bir fikirdir. “Bilinç dışı” olarak anılan bir fikir. Freud’a göre zihin katmanlardan oluşur aynı arkeolojik kazılardaki gibi, hastalarının zihinlerini kazmak aynı bir arkeoloğun kazması gibidir ve uzun zamandır kayıp olan zamanlara ait parçalar keşfedilir.

psikanaliz

Freud akıl hastalıkları için bir tedavi yöntemi ve insan davranışlarını açıklanmasında bir yöntem olan psikanalizi geliştirdi. Peki neydi bu psikanaliz?

Psikanaliz çoğunlukla konuşma tedavisi olarak bilinir.

Ruhsal Yolculuğun Kilometre Taşı: Freud'un Düşünce Sistemi ve Psikanaliz Nedir?

Tüm psikanalist’lerin ortak noktası olan şey bir fikirdir. “Bilinç dışı” olarak anılan bir fikir.  Freud’a göre zihin katmanlardan oluşur aynı arkeolojik kazılardaki gibi, hastalarının zihinlerini kazmak aynı bir arkeoloğun kazması gibidir ve uzun zamandır kayıp olan zamanlara ait parçalar keşfedilir.

Birisi bir semptomla geldiğinde örneğin uyku problemi, yemek yeme düzeninde bozukluk, rahatsız edici buldukları bir cinsel uygulama, onları boğan istenmeyen düşünceler vb hakkında konuşarak, kendi ve aile geçmişinden öğeler ortaya çıkartılır. Ve bu sorunlar hakkında  konuşarak semptomlarda değişmeler, kişinin hayatında acıyı deneyimlemesinde değişiklikler görülür.

Hastalar ilk terapiye gittiklerinde genelde şunu sorarlar “Tüm yaptığımız bu mu? Yalnızca konuşmak mı? Bu bana süpermarkette yaşadığım panik atak için nasıl yardımcı olacak?”

Yardımcı oluyor çünkü bütün bunların olmasının sebebinde yatan bilinç dışı motiflerin olması. Burada ki olay “dilin” kelimelerin diğer anlamlarını, bilinç dışı seviyesinden, bilince taşıyan bir tür kaldıraç görevi görmesi.

Psikanaliz rüyadır…

Psikanaliz rüyadır, cinselliktir, yaptığımız hatalardır, cinsel fantezi dünyasıdır, karanlık düşüncelerin dünyasıdır, ürkütücüdür, gizli saklı şeyler hakkındadır.

Freudyen insan, kendisinin kontrolünde olmayan insandır.

Freud’un ünlü sözü “Ego, kendi evinde efendi(canavar) değildir.” Burada Ego’nun yaşadığı evin hayaletli olduğunu söyleyebiliriz, yaşam alanının kontrolünü elinde tutmayı denersin fakat tutamazsın. Bizi burada kontrol eden şey “bilinç dışı” dır.

Freud’a göre kişilik ilk 5 yılda gelişir. 6. yıl durağanlık oluşur ve ergenlikte ivme tekrar artar. Freud’un kişilik kuramı ise şöyledir; 3 aşamadan oluşur; ID, Ego ve SüperEgo!

Psikanaliz

1) ID (Altbenlik)

İçgüdülerden meydana gelir ve kalıtsaldır. Düşünce etkin değildir. Dış dünyayla bağlantı yoktur. Zaman yer kavramı yoktur. Dışarıya daha çok cinsel içgüdü ve saldırganlık olarak çıkar. Haz ilkesi egemendir. Acıdan kaçınma ve her türlü haz duyabilme duyguları egemendir. Bir nevi ilkel yönümüzdür.

2) Ego (Benlik)

Id, süperego ve dış dünya arasında bağlantı görevi görür. Bir nevi tampon bölge. Amaç organizmayı korumak ve doyum sağlamaktır. Haz ilkesini geçici olarak engeller ve gerçeklik ilkesi egemendir. Altbenliği terbiye ederek (en azından bir süre terbiye ederek) dış dünyaya uyum sağlamamızı sağlar.

3) Süperego

Ahlak ilkesi hakimdir.Amacı kusursuz olmak, Ego’yu gerçekçi amaçlar yerine ahlaki amaçlara ikna etmektir. Ödül-ceza sistemi geçerlidir. 

Ruhsal Yolculuğun Kilometre Taşı: Freud'un Düşünce Sistemi ve Psikanaliz Nedir?

Aç bir insan düşünelim Id sürekli o besin imgesini ister, sadece ister ve çıldırır ama bunu elde etmek için bir şey sağlayamaz. Ego tam burada devreye girer dış dünyayı tanımlar ve o besin öğesini nasıl elde edebileceğin üzerine bir plan yapar, yiyeceği arar bulur. Süperego ise aslında o yemeği yiyiş şeklimizdir.

-Süperegosu> egosuna ve Id’sine baskın olan bir kişi utangaç, cinsel arzularını ve duygularını rahatça ifade edemeyen bir birey olur.

-Id’si >ego, süperego’ya baskın olan bir kişi ise bencil, aceleci, istek ve arzularının hemen olmasını isteyen, toplumsal değerlerle sürtüşme içerisinde olan bir birey olur.

Günümüzde insanın ızdırabına bir çok psikiyatrik yaklaşım; insanların semptomlarını yanlışlar olarak, hatalar olarak, sapmalar olarak, uyumsuzluk olarak görüyor. Ve bu durumu düzeltmek için terapiyi, tıbbi müdahaleyi, kişiyi normlara getirmek ve semptomlardan kurtarmak için kullanıyor.

Psikanalizin bu konuda oldukça farklı bir yaklaşımı vardır;

“Semptomlar onlardan kurtulmanız için orada değillerdir. Dinlenmeleri, duyulmaları için oradadırlar. Bunun nedeni ise semptomun bir yanlış olmadığı, öğrenme hatası olmadığı aksine o kişinin bireysel hakikatine dair bir ipucu olduğu düşüncesidir.”

(Visited 404 times, 1 visits today)

Last modified: Aralık 15, 2020

Kapat
error: İçerik Korunmaktadır / Content is protected !!