Yazan: 3:08 am
Kategori: Sağlık

Tahmini okuma süresi: 3 dakika

Florürden Özgür İradeye

Florürden Özgür İradeye

”Düşük ve orta gelirli ülkelerin çoğunda, artan kentleşme ve yaşam koşullarındaki değişikliklerle, oral hastalıkların yaygınlığı artmaya devam etmektedir. Bu öncelikle florüre (su temini ve diş macunu gibi ağız hijyeni ürünlerinde) yetersiz maruz kalma ve toplumdaki ağız sağlığı hizmetlerine zayıf erişimden kaynaklanmaktadır.”

Dünya Sağlık Örgütü’nün bu açıklaması dünyada ağız sağlığının durumuyla ilgili erişebileceğimiz en güncel açıklama. Bu açıklamadaki ifade çok uzun süredir insanların kafasını karıştıran bir durumla ilgili çok açık bir bilgi sunuyor. Florüre yetersiz maruz kaldığımız durumda, oral hastalıklara yakalanma riskimiz artıyor.

Bunu destekleyen bir başka veri de Cochrane’nin 2019’da yayınlanan metaanalizinden çıkan sonuç. Yapılan bu çalışma bize florürlü macunların florüzsüz macunlara göre diş çürüklerini önlemede daha başarılı bulunduğunu söylüyor.

Peki ağzımızın içerisindeki organizasyon bizden nasıl bir destek bekliyor? Florüre neden ihtiyacı var?

Fakülteye başladıktan sonra insanın, ağız sağlığını korumada ne kadar ilkel kaldığını düşünmeye başladım. Bir sürü alanda sıçrayışlar yaşayan insanoğlu, söz konusu ağız sağlığı olduğunda ona bakım veren olmak durumunda kalmış. Sadece fırçalayarak temizlemeye çalışmak yeterli olmamaya başlamış, diş ipi ve arayüz fırçası gibi enstrümanlardan destek almak durumunda kalmış. Organizasyonun geçirdiği değişim, evrimsel süreçten beslenme alışkanlıklarımıza kadar birçok konuyla açıklanabilir.

Çapraşık dişler, yapışkan gıdalar, asit içerikli içecekler, stres kaynaklı mine erozyonu ve diş gıcırdatma(bruksizm) gibi durumlar içinde bulunduğumuz durumu daha da zorlaştırıyor. Bu kadar tehdit altındayken yaşanan yıkımlara, doğası gereği destek olmak isteyen bir mineral var. Florür, kendi başına kalamayan bir mineral. Kendine uygun bir yapboz parçası buluyor ve ona sıkı sıkı tutunuyor. Dişlerimiz açısından bakacak olursak bunu, diş minesinin küçücük kristallerine tutunarak yapıyor.

Ağız içerisindeki dengeler bir şekilde(asit artışı, yetersiz ve/veya kalitesiz tükürük, şeker içerikli diyet vb. sebebiyle) bozuluyor. Bakterilerin ve besinlerin birlikte yaşadığı muazzam bir ortam olan diş plağı, dişlerin iyi temizlenemeyen arayüzünde bolca buluyor. Bakteriler, bu verimli alanlarda bulunan besinlerdeki şekeri metabolize ederek asit oluşturuyor. Bu asidik yapı ortamın sağlamlığını sarsıyor. Vücudumuzdaki en sert doku olan mine, hidroksiapatit denen kristallerden oluşuyor. Kristaller çözünmeye başlayarak bu sert dokunun yumuşamasına sebep oluyor. Böylelikle diş, pulpaya doğru saldırıya geçmeye hazır olan mikroorganizmalara karşı savunmasız kalıyor.

Mine tabakasının tekrar güçlenmesini hatta eskisinden daha güçlü olmasını sağlayabileceğimiz yol, ona florür vermek. Florür, çözünen hidroksiapatit kristallerine tutunarak onları fluoroapatitlere dönüştürür. Minenin yapısına katılarak onu güçlendirir. Böylelikle remineralize olan mine tekrar sertleşir. Bir sonraki atağa kadar kurtulmuş sayılır. Florür yine ortamda olmaya devam edebilirse görevini yapmaya çabalayacaktır.

Florüre ne kadar maruz kalıyoruz ve bize etkisi nedir? 

Florür, vücuda sistemik(içme suları, süt, tablet) ve lokal(jel, cila) olarak alınabiliyor. İki türlüsünün de fazla dozda kullanımında olumsuz durumlar oluşuyor. Türk Pedodonti Derneği’nin yaptığı bir açıklamada buna fazla maruz kalan bireylerin kronik ve akut olarak karşılaştığı durumlardan ayrıntılı olarak bahsedilmiştir. Kronik olarak maruz kaldığınızda dişlerinizde fluorosis denen renkleşmeler şeklinde kendini gösterecektir. Bundan öteye gidildiğinde ise işler ciddileşebiliyor.

Florürün sistemik olarak fazla miktarda alınmasının zehirlenmeye sebep olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmaların gösterdiği kadarıyla florür intoksikasyonu için maruz kalınması gereken miktar, diş fırçalamada kullandığımız diş macunu miktarının çok daha üzerindedir. Burada yanlışlıkla maruz kalınamayacak kadar fazla bir miktardan bahsediyoruz. Acil müdahale gerektiren akut florür zehirlenmesi için 30 kg’lık bir çocuğun 90-150 mg flor konsantrasyonunu vücuduna almış olması gerekir. Ki bu da letal(ölümcül) dozun çok altındadır.

Florürsüz ve çürüksüz yaşamak mümkün mü?

Bütün faktörleri aynı bırakarak sadece florürü bu denklemden çıkarmak bize yardımcı olmayacak. İçinde bulunduğumuz dönemin beslenme ve yaşama koşulları bizi buraya getirdi. Dişlerimizin ihtiyacı olan şeyi, ne şekilde verdiğimiz çok mühim değil. Florürün yerine koyabileceğimiz daha az zararlı bir alternatifimiz henüz yok. Denklemin diğer tarafında mineyi tehdit eden şeyleri hayatımızdan çıkarmak, azaltmak var. Bozulanı tamir edebiliriz ya da en başından yapısının bozulmasına olanak vermeyiz. Ağzımıza bakım vermek adına yapabileceğimiz birkaç şey var. 

Öncelikle pandemi dolayısıyla askıya aldığımız bir çok rutin normale döndükten sonra diş hekimine muayene olarak başlayabiliriz. Bakımını vereceğiniz ağız, en ideal haline kavuştuktan sonra onunla ilgilenmek çok daha konforlu olacaktır. Sonrasında ihtiyacımız olan şey, temizliğine özen göstermek ve düzenli kontrolleri kaçırmamak. Fırçalamayla temizlenmeyi yeterli bulmayan dişlerimize diş ipi, arayüz fırçası, ağız duşu, dil fırçası gibi enstrümanlarla destek olmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Asit, şeker içeriği yüksek gıdalardan olabildiğince kaçınmalıyız. Eklem rahatsızlığımız yoksa şekersiz sakız çiğneyerek tükürük kalitemizi artırmalı, gün içerisinde mekanik temizliğine destek vermeliyiz. Yeterince su tüketmeliyiz. Ağız florasındaki  pH dengesini sağlamak için beyaz peynir ve işlenmemiş yer fıstığı tüketebiliriz. Bütün bunlara dikkat ettiğimiz sürece elimizden geleni yapmış oluyoruz. 

İrademizi kullanarak florürsüz diş macunu satın almayı tercih ederken desteğimiz olmadan ayakta durması zor bir sistemi kabul etmiş oluyoruz. Vazgeçilen bir faktör, yerine konulması veya yerinden edilmesi gereken bir çok başka durumu doğurabiliyor. Üstelik desteğimize rağmen ayakta durmakta zorlanabilir. Mükemmel ağız bakımı, sağlıklı beslenme ve stressiz bir şekilde yaşayarak florürsüz ve çürüksüz bir hayatı mümkün kılabilir miyiz bilmiyorum. Bildiklerimiz ışığında vardığımız nokta, bunu deneyebileceğimiz yönünde. İrade ile akışın dansı, bu konuda yol göstericimiz olabilir.

Florür
(Visited 71 times, 1 visits today)

Last modified: Mayıs 21, 2020

Kapat
error: İçerik Korunmaktadır / Content is protected !!