Yazan: 7:57 pm
Kategori: Sağlık

Tahmini okuma süresi: 2 dakika

KAYIP VE YAS

Yas sadece ölümden sonra mı tutulur? Kayıp aslında nedir? Yasın arka planında nasıl bir mekanizma vardır? Psikanaliz penceresinden başlangıç niteliğinde cevaplar.

KAYIP VE YAS

KAYIP VE YAS


Yas sadece ölümden sonra mı tutulur? Kayıp aslında nedir? Yasın arka planında nasıl bir mekanizma vardır? Psikanaliz penceresinden başlangıç niteliğinde cevaplar.

Her birimiz sevgi nesnelerimizle(1) ilgili sayısız tekil izlenim bulundururuz. Bunlar, o nesneye dair kaydı bilinçdışında tutulmuş izler olarak düşünülebilir. Her birinin kaynağı kişi için önemli olan bir ilişkidir. Aslında, bu izlerin varlığı zaten bir sevgi nesnesinin kişinin dünyasında bir yer sahibi olmasının kaçınılmaz bir sonucudur. Freudyen psikanalizde “yaşam enerjisi” olarak da tabir edilen libido sevgi nesnelerine dair iz biriktirme sürecinde rol alır. Freudyen bir dil kullanarak ilişki kurulurken sevgi nesnesine dair her bir temsile libidinal bir yatırım yapılır diyebiliriz(2).


Freud yası sadece ölümün ardından yaşanan bir tecrübe olarak görmez. Ölüm yası tutulabilecek kayıplar arasından somutluğuyla sıyrılır çünkü ortada ampirik düzlemde de ölçülebilecek, herkesin kabul ettiği bir yitirme bulunmaktadır. Fakat yas sadece ölümle sınırlı değildir. Temsilleri zihinde derin izler bırakan bir ilişkinin bir çeşit ayrılık veya yabancılaşma sonucu yitirilmesi de yası getirir. Yani, “kaybettiğimiz” kişi gerçeklikte yaşamaya, nefes almaya devam edebilir, fakat bizim bu kişiyle ilişkilenme biçimimizin doğası değişmiştir. Bu anlamda bu kişiyle aynı şehirde, hatta aynı evde yaşamaya devam ediyor da olabiliriz. Savı daha da ileri götürecek olursak dini veya politik bir idealin kaybedilmesinin bile yas sürecini başlatabileceğini ileri sürebiliriz. İdeallerle kurulan bağ da pek tabi zihinde iz bırakır. Anahtar nokta hayatımızda bir referans noktası konumunda olan, bağlarımızın merkezinde bulunan bir ilişkilenmeyi kaybediştir.


Peki yas nedir?


Freudyen bir ifadeyle: libidonun kaybedilen sevgi nesnesine dair her bir tekil izlenimden geri çekilmesi sürecidir. Yani, nesneyle ilişki kurarken yapılan libidinal yatırımın ben’e geri dönüşüdür.


Bu nasıl mümkün olur?

Psişik düzlemde kayıp nesneye dair bütün temsillere erişerek. Konuyla ilgili en sevdiğim metafor Darian Leader’ın pırlanta örneği(3): kaybedilen nesneye dair temsillerin bütününü pek çok yüzeyi olan bir pırlanta olarak düşünelim. Her bir yüzey kaybedilene dair bir anı, bir umut, bir öfke, olumlu ve olumsuz taraflarıyla ilişkinin her bir kesiti, aynı zamanda pırlantanın da kesitleri olsun. Yas süreci bu pırlantayı elimize alıp olabildiğince çok yüzeyine olabildiğince çok açıdan bakmak demek olacaktır. Hatta bakmak da yetmeyecek, her bir kesitin kişideki yerinin söze gelmesi gerekecektir.

Su Polat
Haziran 2022

Notlar

1 Sevgi nesnesi tabirindeki ve metnin ilerleyen kısımlarındaki nesne sözcüğü kişide duygulanım yaratan, sevginin veya cinsel ilginin yöneltildiği, bir başka deyişle kişinin egosunun yatırım yaptığı insanları ifade etmek için kullanılmıştır. Sevgi nesnesi psikanalitik bir kavramdır (bkz.: https://dictionary.apa.org/love-object ). Kavramın kullanımı kişileri cansız varlıklara indirgemek gibi bir amaç taşımamaktadır.


2 Söz konusu yazı içerisinde bahsedilen Sigmund Freud’a ait fikirler 1917 yılında yayınladığı makalesi Yas ve Melankoli adlı makalesinde ileri sürülmektedir. Bkz.: Freud, S. (1917). Mourning and melancholia. In Freud, S., Strachey, J., Freud, A., Strachey, A., & Tyson, A. (2001). The standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud. London: Vintage.


3 Bkz.: Leader, D. (2009). The new black: Mourning, melancholia, and depression. Graywolf Press., sf. 28.

(Visited 263 times, 1 visits today)

Last modified: Haziran 12, 2022

Kapat
error: İçerik Korunmaktadır / Content is protected !!