ABD SEÇİMLERİ DEĞERLENDİRMESİ
ABD Başkanlık Seçimlerinin 60. sı 5 Kasım 2024 tarihinde yapıldı. Donald Trump bir dönem aradan sonra ikinci kez Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanı olarak seçildi. Uluslararası siyaset ve ekonomi alanlarında önemli sonuçları olacağı konuşulan seçim sonuçlarını Türkiye’den ABD’ye göçen dostumuz Şaban Kar ile birlikte değerlendirdik.
Bize ABD’ye yerleşme sürecinden bahseder misin? Kaç yıl önceydi, o dönemki yaşantıyı bugün bakınca nasıl yorumluyorsun?
ABD’ye 2015 yılında Ege Eczacılık Fakültesi’nden mezun olduktan birkaç ay sonra taşındım. Dil okulu ile Philadelphia’ya geldim, ilk iki senemi öğrenci olarak geçirdim. Daha sonra eşimle tanışıp oturum hakkı alınca eczacılık ile ilgili staj yapıp sınavlarına girdim. 2020 senesinden beri J&J de eczacı olarak ‘’Field Reimbursement Manager’’ görevinde çalışıyorum.
Samimi olmam gerekirse, geldiğim dönemdeki hayat şartlarımdan çok uzak olduğum için aynı olaya aynı gözle bakamıyorum. Ama etrafımdaki insanlarla konuştuğumda, insanların o zamanki anlayışı ve beklentisi, ülkenin bir kadın başkana hazır olduğu, sosyalist bir topluma neden olmasın gözüyle baktığı yönündeydi. 2016 yılında Donald Trump’ın Hillary Clinton’u yenmesi, 4 sene yönetimde olması ve yönetimde olduğu süre boyunca özellikle göçmenler konusunda kullandığı dil toplum üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler uyandırdı.
2020 yılında Biden seçimi kazandıktan sonra Trump’ın seçimleri kabul etmiyorum demesi, 2021 yılında Beyaz Saray’a yapılan protesto, 2021 yılında COVID’in etkileri ve özellikle George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle sokak olaylarının ileri boyuta geçmesi ülkedeki nabzı yükselten ana başlıklar oldu. Tırmanan bu gerilim sebebiyle insanlarda şu dönemde çok daha büyük bir kutuplaşmanın olduğunu görebilirsiniz. 2016 yılında toplum birlikte yasamaya daha pozitif bakarken şimdilerde bunu söylemek oldukça zor.
Sosyal medyada veya televizyonda ana akım yayınlardan olan Fox TV’de “Eğer eşiniz Trump’a oy vermezse sizi aldatmış sayılır.” şeklinde söylemlerle kullanılarak halkın manipüle edilmeye çalışıldığı bir seçim döneminden geçildi. Durum kesinlikle 2016 yılından çok farklı bir boyutta.
Özellikle son seçim sürecinde söylemlerin çoğu göçmenler üzerinden üretildi. ABD’ye çok fazla kaçak göçmen gelmesi günlük yaşantınızda nasıl etkiler yarattı?
Bireysel olarak beni etkilemedi ama seçim esnasındaki konuşmalar genel olarak Orta Amerika’dan gelen insanlar üzerinde yoğunlaşmıştı. ABD’de günübirlik yaşamda normal olarak görebildiğimiz şeylerden biri, Orta Amerika’dan gelen göçmenlerin iş konusunda seçici davranmaması. ABD yerlilerinin normal olarak yapmak istemeyecekleri, yapmayacakları işleri yapmalarına rağmen ülke içinde hedef gösterildikleri bir durum var ortada. Bu görüş sadece beyaz ve siyah Amerikalılar tarafından dillendirilen bir konu da değil. Ülkede maalesef uzun senelerdir olan ve belli bir iş konusunda çalışan göçmenler bile gelen göçmenleri eleştirip onlara karşı tepki göstermeye başlamışlar.
Yaptığım iş nedeniyle bu konuşmalardan çok etkilenmiyorum lakin gittiğim işyerlerinde neredeyse her gün insanların bu konuda gereksiz bir seviyede şikayet ettiklerine şahit olabiliyorum.
Donald Trump’ın mizojinist tavırlarıyla bir çok kadının tepkisini çektiğini görebiliyoruz. Bu söylemler toplumda erkekler üzerinde nasıl bir etki uyandırıyor? Ve eşin Amerikalı bir kadın olarak bu süreci nasıl yorumluyor?
ABD’de 10 senedir yaşıyorum ve eşimin buralı olması nedeniyle Amerikan kültürü ve hayatına adapte olma konusunda sıkıntı yaşamadım. Tespit edebildiğim kadarıyla ABD’de erkek topluluğun kontrolü kaybetme endişesi ve sözümona “erkek merkezli hayatın” yavaş yavaş yok oldugunu iddia eden kitlede Trump’ın yeni bir dil ve yeni bir cesaret yarattığı çok net. Donald Trump’ın söylediği şeyler erkek orijininde “biz kontrolü kaybediyoruz ve artık yeter” yaygarasını Trump desteğiyle bir kez daha ortaya çıkmakta.
Şaşırtıcı olan olay ise özellikle son seçimlerdeki oy veren kitlede, kadın nüfusunun %45’i Donald Trump’a oy vermiş. Beyaz Amerikalılarda bu oran çok daha yüksek görünüyor. Yani görülen o ki Donald Trump’ın dili ülkede maalesef o kadar sorun yaratmıyor ve karşılık buluyor.
Eşim bir Amerikalı olarak bu durumdan oldukça rahatsız. Tek kelimeyle anlat diye sorduğumda “Midemi bulandırıyor bu durum.” diyor. Şaşırmadığı ama inanmakta güçlük çektiği olay, adı bir sürü cinsel suça bulaşmış bir adamın, başkanlık için aday olabilmesi ve üstüne üstlük başkan seçilmesi. “İnanılır gibi değil, buna inanmakta güçlük çekiyorum.” diyor.
Desteklediğiniz bir aday var mıydı? Sosyal medyada gördüğümüz, kötünün iyisini seçmek zorunda kalmak gibi bir durumun içerisinde mi hissediyorsun?
Kesinlikle öyle. Seçim kampanyası döneminde maalesef ne demokratlarda ne de cumhuriyetçilerde bizim düşünce sistemimize uyan mesajlarla gelen bir aday yoktu.
İki adayın toplumda ulaşmaya çalıştığı kitle zengin veya güç sahibi olanlar. Toplumun beyaz ve mavi yakalı çalışanları, orta yaş grubu insanlar -biz dahil- iki adaya da inanmakta güçlük çekiyorduk. Daha önceki iki seçim döneminde buradaydım ve insanların seçim müzakerelerinde kendilerini anlayan veya adaylarla kendileri ile ilgili fikirlerinde ortaklaşabildikleri konuşmaların geçtiği oluyordu. Maalesef Kamala Harris veya Donald Trump bu konuda bu karakterlerden hiçbirine ulaşmıyorlardı.
Buna rağmen kötünün iyisini seçip oyumuzu boşuna harcamak istemedik. Biz oyumuzu kullandık ama Demokrat Parti adayının, hem kadın olması, hem kampanyasını çok iyi dile getirememesi yüzünden oyunu kullanmayan bir sürü arkadaş ve insan tanıyorum. Bireysel boykotlara şahit olabiliyorsunuz.
Sizi nasıl bir sürecin beklediğini düşünüyorsun? Sence Donald Trump ikinci perdede ülkeye ve dünyaya nasıl bir yön verecek?
Trump, daha önce başlayıp bitiremediği, bazı projeleri bitirmek icin fırsatı eline geçirecek. İlk dönemde başlattığı ve atadığı iki tane “Supreme Court Justice”(Yüksek Mahkeme Yargıcı), onun istediği kürtaj haklarını “state base” yapıp anayasadan kaldırma isteği için gücü eline almaya çalışmıştı. Şimdi görünen o ki bu gibi yasalara devam edecek ve insanlara kendi kararlarını verme şansı bırakmayacak.
Amerika’da şu anda bazı okullarda belli bir bütçe var. ‘’Critical Race Theory(Eleştirel Irk Teorisi)’’ için ayrılan belli bir parayı içeriyor. Bunu kesmek istiyor çünkü bu konuda eğitimin toplumda yaratacağı etkiyi kontrol etmek isteğinde. “Black History” ve “Black Lives Matter” tarzı gruplanmalara karşı olduğu gibi özellikle mültecilerden bir sürü hakkı da almak istediğini defalarca dile getirdi. Çok kültürlü, çok dilli bir ülke olan Amerika icin beyaz ırk üstünlüğüne inanan bir insanin ülkenin lideri olarak karar alma yetkisi bizleri çok ciddi anlamda endişelendiriyor. Amerika’da kullanılan ‘’Cocky’’ terimi Trump gibi ben her şeyi biliyorum ve aldığım karar doğrudur ve uygulansın modunda olan kişiler için kullanılmakta ve bu tavırdaki insanların çoğaldığını görüyorsunuz.
Böyle bir adam başkansa ben de böyle davranabilirim diyen oldukça fazla kişi görüyorsunuz. Dış politikada aynı baskın karakteri uygulayan, herkesin bize biat etmek zorunda olduğunu vurgulayan Donald Trump’ın, uluslararası ilişkilerde Amerika’ya ve dünyaya faydadan çok zarar vereceği çok net. Bekleyip göreceğiz.
ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ ABD SEÇİMLERİ BEYAZ SARAY BLACK HISTORY BLACK LIVES MATTER COCKY COVID CUMHURİYETÇİ PARTİ DEMOKRAT PARTİ DONALD TRUMP GEORGE FLOYD GÖÇMENLER HILLARY CLINTON KAMALA HARRIS MİZOJİNİST TRUMP
Last modified: Kasım 16, 2024
