Küçüklüğümden beri bildiğim bir masaldı, Alaaddin’in Sihirli Lambası… İlk kaç yaşımda okumuştum, hatırlamıyorum ama diğer birçok çocuk gibi ben de ne dilerdim diye düşünmekten alıkoyamamıştım kendimi. Masallar gerçek olur mu, yoksa her masal zaten bir gerçeğin fantastik kurgusu mudur, bilemiyorum ama Alaaddin’in Mavi Cin’i çıkmıştı karşıma. Köyde olağan bir sabahtı, güneşli, güzel bir gündü. Köpek dostum Mira’yla birlikte yürüyüşe çıkmıştık ormanda. Çalılıklardan mavi bir bulut belirdi önce, giderek belirginleşmeye başladı. İkimizde sessizce dikkat kesilmiştik, hayretle izliyorduk olup biteni. Masmavi bir peri gibiydi, yemyeşil sevgi dolu gözleri ve sürekli gülümseyen bir yüzü vardı. “Alaaddin’in Dilek Perisi’yim ben, 4 dilek hakkın var, dile benden ne dilersen?” dedi. Düşündüm bir süre, çünkü insan bunu hayal ederken çok basit olabilirdi, ama bunun gerçeğe dönüşeceğini bilerek cevap vermek o kadar da kolay değildi.
Son olarak, uzak bir coğrafyada savaşmak için güçlü ve sağlam pusulalara ihtiyaç vardır. Çünkü hem coğrafyayı bilmiyorsunuzdur hem de güçlü bir amacınızın olması gerekir. Bu amaç, muğlak ve örtülü (gerçeklerden arındırılmış) olmamalı. Yoksa pusulanız yetersiz kalır ve kendinizi dehşetin içinde bulursunuz. Amerikan deniz piyadeleri savaş boyunca “bu savaşın onların savaşı olmadığını” duyumsayacaklar ve pusulalarının bozuk olduğunu fark edeceklerdir. Böyle bir durumda onları bu coğrafyaya gönderenlerdir asıl deliler. Dehşeti yaşamak da askerlere düşmüştür. Apocalypse Now ...
Ani shomea bir şifa töreninden sonra yazılmıştır. Törende kalpleri iyileştirmek ve arındırmak amacıyla şarkı söyleyen şaman kadınlarının sesinden esinlenilmiştir. Ve İbranice dilindedir.
..döner durur yine aynı yerlerden geçerim..
..yerler de ben de hem aynı hem değil..
..heybeme alabildiğimi alır giderim..
..bende olmayanı nasıl vereyim ..