İkircikler arasında
Seslenebilseydi
Belleksizlik, uzaktan
Kişisine..
(pencere pervazına oturmuş çiçekleriyle)
solgunluğunu güneşin ipine asılı çamaşırlardan alan
akşamüstleri,
merhabamı düşeyorun
daha dün karşı kıyıdan selamlamıştım
değirmenlerini yeni vakitlere çıkaran dönüş vapurları.
kaç mevsimdir kımıldamayan yaprak rengine
suya atılmış taşın sarmal sessizliğine
boş odanın ışıklı şeffaf gerginliğine
işte bunlardan dönüyorum ve
ara sokaklarından denize uzanan terkedilmişliğiniz..
çekimserliğini üst eşiğinden, muhayyer makamından
duyar gibi olmuştum, tutmaya utanmıştı elleriniz
küçük galaksilerde olası, ve dahi kayıklarla çekilen ruhumuz
çay bahçesi sıcaklığını şekerlerine borçlu çıkartmıştı.
şimdi burada, kilometrelerce uzun, ağaçlara
yaslanmış kadar yakın telaşımla geçiyorum takvimin hızını
babam ve adını unuttuğum dedem götürmüştü
çoktandır çocukluğumun kısa çubuklarını
pastoral ve pastel renklerin ortasında gördüm
bugün. yeşili ve rüzgarı.
ıslak ekmeği ne çok sever tavuklar, bilir misin
büyük köylerden çıkardığımda göreceksin seni
güvercinlerimizi ve ayaklarımızı..
ve elbet dalından toplanılan
dutun mayhoşluğunu ve vişnenin ekşiliğini.
beklemekten türemiş ne varsa intisinde bir kuyu
inmeyeli , ipini kestiğim yeri daim görünür
ki bulutlara pencere olmalı sonsuz
işte altı üstlü küçük bir mavi
daha kolu tutulmamış bir sevgiliye benzer.
sev onu.
sevelim de büyüsün önünde karahindibalar.
kara diyorsam bakma öyle,
toprağın hüzün karasıdır.
sevincine ve sevisine ışığı da suyu da düşürür
ve sana şiir yazmasını..
analog halinden bilen kalbimle
öyle tutarım ellerinden,
kapısında bir eşiğin.
edebiyat emrullah kaçmaz karahindibalar sevi şiar
Last modified: Temmuz 25, 2020