Başka Röportaj serimizde bizimle deneyimlerini paylaşmasını istediğimiz kişi Murat Öztürk.
Murat Öztürk, uzun süredir motosiklet kullanıcısı olmasının yanı sıra motosiklet kültürünü yaşamayı hayatının parçası haline getirmiş birisi. Aynı zamanda bu konudaki deneyimlerini, teknik bilgilerini çevresiyle paylaşmaktan geri kalmayan ve bundan keyif duyan bir eğitimci.
1- Murat Hocam merhabalar. Öncelikle size Murat Hoca denmesinin sebebinden bahsedelim isteriz. Bize kendinizden, takibinde motosiklet geçmişinizden bahseder misiniz?
Merhabalar, üniversite diplomasına sahip olduğum ve 2005’den beri tam zamanlı icra ettiğim mesleğim İngilizce öğretmenliği, bunun yanı sıra BMW Rider Academy ve Land Rover Experience Center’da 2010 ve 2014 arasında yürüttüğüm saha ve kapalı alan eğitmenlik sıfatlarım mevcut. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı C tipi eğitmenlik sertifikamı da almaya niyetliyim ama 2 yıldır zamanımı denk getiremediğimden plan 2023 Haziran’a kaldı.
Motosiklet geçmişimden kısaca bahsetmek gerekirse de, 2006 Ağustos’ta 98 model bir Ducati Monster 600 ile başlayan iki teker maceram 2022 itibariyle kendimi imha etmeden 16 yılını tamamladı. Araya sıkıştırdığım 2 Yamaha FZ1 Fazer’ı da anarak, çeşitli model ve hacimlerde Ducati’ler kullandığım oldu. An itibariyle 2006 Vespa LX150 ve 2014 Monster 1200 sahibiyim. Sağlığım elverdikçe de motosiklet kullanmaya devam edeceğim.
2- Motosikletin sizin günlük hayatınızdaki yeri nedir? Motosikleti sizin hayatınızdan alsak ne olur?
Uzun yıllar boyunca litrelik makineler ile özellikle şehir içinde ardımda gereksiz bir karbon ayak izi bırakırken, bir Vespa sahibi olmak hep aklımda vardı fakat bir türlü icraata geçmek kısmet olmuyordu. 2021 Şubat ayında bir sabah karar verip, öğlene Vespa’mı aldım. Covid sebebiyle toplu taşıma yapan araçlardan uzak durmaya gayret ederken yoğun geçen okul ve özel ders tempomda şehir içinde katettiğim aylık ortalama 600 km ile Vespa elim ayağım oldu. Şimdi kendime sorduğum soru scooter için neden 15 yıl beklediğim.
Monster 1200 ise artık hafta sonları ya da özel etkinliklerde garajdan çıkardığım bir hayvana evrildi.
Motosikleti hayatımdan alırsak sorusunun cevabı ise, kurmayı düşünmek bile istemediğim bir cümle.
3- Peki hocam, İstanbul gibi kalabalık şehirlerde motosiklet kullanmak bir risk mi yoksa çözüm aracı mı?
Dünyadaki çoğu metropolün aksine İstanbul maalesef otomobiller için tasarlanmış bir şehir. Son yıllardaki metro projeleri ile ulaşım imkan dahilinde yer altına alınmasına rağmen her gün yüzbinlerce otomobil yollara çıkıyor. Bu da önceki cevabımda bahsettiğim gereksiz karbon izinin devasa bir sorun hale gelmesine ve korkunç bir zaman kaybına sebep oluyor. İstanbul ile birlikte ülkemiz ikliminin uygunluğuyla, motosiklet kullanımı açısından elverişli bir konumda ve dileğim hane başına en az bir scooter düşmesi. Toparlamak gerekirse; evet, motosikletin hızlı ve ekonomik ulaşım için bir çözüm aracı olduğuna inanıyorum. Motosiklet üzerinden icra ettiğimiz eylem, bedenlerimizin tasarlandığı şekilde bir zaman aralığı değil. Fakat öngörü, eğitim ve kaliteli koruma ekipmanı ile kaza riskini en aza indirebileceğimizi düşünüyorum.
4- 2 farklı türde motosiklet kullanıyorsunuz. Bu konuyu bize açıklar mısınız, neden 2 farklı türde motosiklet almayı tercih ettiniz?
Bir önceki soruda cevap vermeye gayret ettiğim gibi Vespa’mı şehir içinde düşük yakıt tüketimi, ekonomik işletim maliyetleri, kullanım kolaylığı açısından tercih ettim. Monster ise sportif sürüşlerimin tercihi olmaya devam ediyor. Vespa ile zaman zaman Ağva ve Silivri gibi orta uzunlukta rotalara da çıkıyorum, Monster’ın dinamizmine sahip değil tabii ki ama gene de 150 cc’lik bir İtalyan’ın da inkar edilmeyecek bir karakteri var.
5- Şehir içinde aktif kullanmanın yanı sıra, motosikleti uzun yol aracı olarak da kullanıyorsunuz. Uzun yol ve yurtdışı rota deneyimlerinizden bize bahsedebilir misiniz ve uzun yol yapmak sizin için neyi ifade ediyor?
Uzun yol benim için büyük keyif vesilesi. Şehirden uzaklaşıp kulağımdaki tek ses rüzgar ve altımdaki motor bloğu olduğunda, zihnim ve bedenim daha dingin ve huzurlu hale geliyor, hele yakın olduğum bir ekiple bu rotayı yapıyorsam.
İlginçtir ki 2012’de Multistrada 1000 DS’im ile Yunanistan’ı tecrübe ettiğim ilk yurtdışı deneyimim dışında Türkiye ve yurtdışı rotalarıma hep uzun yol için tasarlanmamış motorlar ile çıktım ve çok da keyif aldım. Balkanlar üzerinden WDW 2014’e 749s; Yunanistan ve Transalpina niyeti ile çıkıp yarı yolda bir aksaklık sebebiyle döndüğüm Bulgaristan’a ise Monster S4R ile gittim.
Uzun yola çıkarken yanımda olduğundan emin olduğum ilk ekipman, lastik tamir setim; ardından en az alan ile en çok hizmeti sağlayacak ekipmanları listeliyorum ve hala bir telefon tutacağım yok. Bilmediğim yolları tabelalardan, Google Maps’i kulaklıktan dinleyerek ya da varsa önde giden yol arkadaşımdan takip ediyorum. Daima ulaşılır olmamak için interkom almamaya yıllarca direndim ama bu direncim kırılacak gibi.
6- Siz motosikleti sadece bir araç olmaktan çıkarıp, kişiliğiniz ve yaşamınızla harmanlamış biri olarak, bize motosikletin sizdeki karşılığını anlatır mısınız? Bu aşk mı yoksa hastalık mı?
Aşk ve hastalık hayatımızdaki tüm gerçekler gibi geçici durumları temsil ediyor. Motosikletin bendeki karşılığının hayata yayılmış bir denge olmasını tercih ederim çünkü; her ne kadar gazı açtığımda bedenen hızlı hareket etsem de zihnimin yavaşlayarak kapladığım alanda bir denge yaratmasını istiyorum.
7- Motosiklet kullananlar, sürüşlerini meditatif bir olgu olarak nitelerler. Bu sizin için de böyle midir? Ve buna sebep olan nedir?
Benim için İstanbul trafiği gibi araç başında azami dikkatin gerektiği zaman aralıklarında bulunduğum andan uzaklaşmak kolay değil maalesef. Bunun yanında uygun yol, hava şartları ve uyaranların en aza indiği şehir dışı etaplarda insan kendi içine de bir yolculuğa başlıyor tabii ki.
8- Genel olarak, geçmişten günümüze deneyimlerinize dönüp baktığınızda, insanlara motosiklet kullanmayı şu nedenle öneririm dediğiniz bir nokta var mı?
Dünya üzerinde geçireceğimiz süre kısıtlı, eğer onlar da aradıkları cevabı motosiklet üzerinde bulacaklarını düşünüyorlarsa, bu kültüre ait olmalarını tavsiye ederim.
9- Yakın zamanda oluşturduğunuz Bikez by Balago isimli bir instagram sayfanız var, burada çeşitli yayınlar yaparak bu kültür hakkında sohbetler yürütüyorsunuz. Bize sayfanızdan bahseder misiniz?
Sosyal medya artık hayatımızın bir parçası, en mesafeli olanlarımız bile bir şekilde sosyal medya organları ile etkileşime giriyor ve tüm olumsuzluklarına rağmen sosyal medya ulaştığı biçim ile kişilerin kendi doğrularını ifade etmeyi her gün daha kolay hale getiriyor. Geçmiş dönemlerde yazılı basında otomobil ve motosiklet alanında tercümanlık ve içerik üretme tecrübelerim oldu ama şu anda bir cep telefonu kamerası ile sahip olunan imkanlar inanılmaz. Ben de her ne kadar 50’sine merdiven dayamış bir birey olsam da motosiklet üzerine hala paylaşabileceğim bir şeyler olduğuna inandım ve Bikez By Balago’yu hayata geçirdim. Düzenli olarak içerik üretmeye gayret ediyorum, bunun yanı sıra sevgili dostum Desmo2fun ile her Perşembe akşamı gerçekleştirdiğimiz canlı yayınlarımızda, MotoGP, WSBK ve günlük motosikletli hayata dair keyifli sohbetler gerçekleştiriyoruz.
10- Son olarak, motosiklet kullanmayı düşünenler ya da yeni başlayanlar için bir tavsiyeniz var mıdır?
Motosiklet çok keyifli ama bu keyfin bir anda tehlikeye dönüşebileceği bir mecra. Bu sebeple motosiklet üzerinde yaşanmak istenen duygunun ne olduğuna karar verip, sıkı bir eğitimin ardından hakim olunabilecek güçte bir motosiklet ile bu kültüre dahil olmayı tavsiye ediyorum.
ducati motosiklet motosikletli yaşam murat öztürk seyahat transalpina vespa
Last modified: Temmuz 24, 2022