Merhaba,
Huzurumun 1001 rengini size anlatmayı çok düşündüm. Nasıl ifade edeceğimi bulmak biraz uzun sürdü.
Aldığım eğitimlerden bir tanesi NLP( Neuro Linguistic Programming: Tesadüfi olayların ardında yatan dinamiği uygulayan ve inceleyen bilim dalıdır. Bu olayların kişinin seçimi doğrultusunda bilinçli olarak programlanmasıdır.) yöntemleriydi ve ben zaman içerisinde adını bilmeden zaten bu yöntemi kendi hayatımda defalarca uygulamışım. Nasıl mı?
Huzur duyduğum o güzel anların rengini, kokusunu, bende yarattığı hissi, duyduğum sesleri bir şarkı eşliğinde içselleştirmişim. Bunaldığım, duvarların üzerime üzerime geldiği stres anlarında, çok da uzağa gitmeden, kendimi bazen bir dağ başında, bazen gökyüzünün engin lacivertliğinde, bazen de derin denizlerde bulmuşum.
Size bunları ifade etmeyi düşünürken aldım kalemi elime, meğer dökülmek isteyen kalemimden bir düz yazı değil şiir imiş.
Umarım kendimi sizlere şiirimle ifade edebilirim. Şiiri sizin de sevdiğiniz bir slow şarkı eşliğinde okumanızı tavsiye ederim.
Sevgi ve saygılarımla.
HUZURUN 1001 RENGİ
Hayat bir pencereden
Bakar gibi,
Derin ve sessiz akarken,
Kafandaki seslerin kalabalığından,
Kuş seslerini duyamazken,
Hayatın tadını alamaz ya insan.
O an durdur kendini ve çağır, huzurun binbir rengini.
Nasıl olur diye sorma.
Düşün…
Hani o ilk yüzüne değen
Sarı sıcak güneş var ya,
Yağmurdan sonra ağaç dallarında,
İnci tanesi gibi dizilen damlalar,
Gökyüzünde sonsuz uzanan
Lacivert Samanyolu.
Bisiklete binerken yüzüne değen
Rüzgar mavisi.
Yeşil dalların gökyüzüne uzandığı,
O incecik uçları,
Konan göçen kuşların
Havadaki dansını.
Yorgun argın işten çıkıp
Yol üzerinde çıplak ayaklarının,
Değdiği çimenleri
Düşün..
Kızının narin saçlarında
Dolanan o elindeki pembeliği,
Düşün…
Tekir kedinin güneşin alnında
Sere serpe yattığını,
Yemek verdiğin köpeğin, bal rengi gözlerini.
Düşün…
Yok mu senin de huzurun, anların?
Boya sen de onları
Hayatın
Renklerine,
Arada sırada kaçmak için
Renklendir anlarını,
Bence…
Last modified: Mayıs 7, 2021
