Güney Amerika yolculuğumuzun Bolivya durağındaydık. “Hadi ya dinozorlar burada mı yaşamış ! ” heyecanıyla düştük yine yollara…
Bolivya’nın Cochabamba şehrinde aldığımız ipuçlarıyla Toro-Toro adlı şirin kasabayı keşfettik böylece. Bu şirin kasabaya ulaşmak için And Dağlarının bir kısmını aşıp devasa kanyona ulaşmak gerekiyor. Ancak çekilen eziyet görülen manzaraya değer.
Toro Toro
Toro-Toro tek katlı taş evlerin etrafını sarmaladığı eski bozuk yollardan oluşuyor. Ulaşım çok zor olduğu için -ki yılın belli bir dönemi yağışlar yüzünden tamamen kapanıyor- sistemin dışında kalmış bir bölge. Kadınlar cıvıl cıvıl geleneksel kıyafetleri kullanıyor hala. Sokak yemeklerini her yerde bulup tatmak mümkün. Asıl sebep dinozorlar olsada kasabada vakit harcamak oldukça eğlenceli!
Antik Şehir
Gelgelelim dinozorlara! İlk öğrendiğimiz şey bir rehbere ve ulusal park giriş biletine ihtiyacımız olduğuydu. Arkeolojik alan oldukça geniş ve tehlikeli olduğu için gezilere rehbersiz izin verilmiyor. Alan devasa bir kanyonla başlıyor devamında ise antik şehir, dinozorların ayak izlerini ve bizim gidemediğimiz kaplumbağa mezarlığını da yine burada görebiliyorsunuz !
İlk olarak antik şehri aldık plana. Araçlarla yaklaşık 1 saatte ulaşılan alanda derin yarıklara sahip mağaralar, çeşitli ışık oyunları yaratan kaya oluşumları geziliyor. 3000 mt yükseklikte yaklaşık 3 saat süren yürüyüş boyunca kaplumbağa fil kuş gibi biçimler almış kayalar karşımıza çıkıyor. İnsanın içi açılıyor!
Kanyon
Sonraki gün ise pek sevimli rehberimiz Gabriel’le anlaştık yine ve vardık kanyona. Kanyon oldukça derin ve uzun. Velakin manzara muazzam. İzleme noktasına yapılan köprünün üzerinden ayakları kanyona sarkıtıp takılmakta mümkün!
Sonrasında ise kanyonun derinlerine doğru bi yürüyüşe başladık. Kanyonu oluşturan akarsuya ulaşıp yaklaşık yarım saat takip ederek yürüdükten sonra çiçek çiçek bir şelale karşıladı bizi.
Altında yürümek de yüzmek de serbest! Şelale turun keyif ve mola noktası. Bizim Gabriel’in kız arkadaşı da rehbermiş, kız arkadaşı başka bir grupla geldi şelaleye. Gabriel kız arkaşıyla kaybolunca biz de bir süre fırsattan yararlanıp başka rehberin peşine takıldık. Şelale son nokta olmasına rağmen enerjimiz dolup taşıyor olduğundan rehber tura devam etti. Böylelikle doğal bir akarsu havuzuna ulaştık. Yaklaşık 3 metrelik bir kayadan suya atlamak da böyke nasip oldu işte. Eh bu eğlenceli kısmın sonrası ise geri tırmanış oldu elbette.
Dinazorların Ayak İzleri
Sonunda dinozorlu kısma ulaşabildik. Ulusal parkın çıkışından motorla 10 dk mesafede açık hava müzesi tadında bir alan. Gabriel burada ayak izi olan dinozorun oyuncak bir modelini çıkarıyor cebinden. Ayak izleri yaklaşık 50 cm çapında. Ayak izlerinin bir yetişkin bir de yavru dinozara ait. Bunca zaman sonraya kadar izlerin kalabilmesi, arazideki kayaların ilginç bir özelliğinden kaynaklanıyor. Bizse binlerce yıl öncesinin ayak izleriyle büyülenmekle meşgul oluyoruz…
Turun sonrasındaki günlerde ise başkanlık seçimlerinden ötürü iç savaş çıktı ülkede. Keyifler kaçınca da kalan planları erteledik. Araya bir ufak kaçamak sıkıştırma şansını da yakaladık. Ufacık bir dağ evine Bolivyalı kalabalık bir aileye konul olduk. Üç Fransız bir ben bir de kocaman aile! Fransız mutfağından taş ocakta hazırlanan tariflerle bitirmiş olduk Toro Toro yolunu. Yolunuz düşerse Gabriel ve dinozorlara, birde cağnım kaplumbağalara çok selam !
ayak izleri bolivya dinazor roadtrip toro toro
Last modified: Temmuz 7, 2020