“Uluslararası Ceza Mahkemesi, uluslararası ilgiye mazhar en ciddi suçlar olan soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ile saldırı suçunun faillerini yargılamak ve hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla kurulan ilk daimîuluslararası ceza mahkemesidir[1].”Uluslararası Ceza Mahkemesi 17 Temmuz 1998 tarihinde 120 katılımcı ülke tarafından Roma Statüsünün kabulü ile kurulmuştur.[2] Roma Statüsü’nün[3] ilk maddesinde Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargılama hakkı ve görev yapması bu Yasanın hükümleri tarafından idare edilecektir şeklinde beyana yer verilerek işbu statüde mahkemenin hukuki statüsüne, yargılama yetkisine, uygulanabilir hukuka Mahkemenin oluşumu ve idaresine, soruşturma ve yargılama usullerine yer verilmiştir. Roma Statüsü sonrasında kabul edilen Usul ve Delil Kuralları Belgesi[4] ve birtakım düzenlemelerde (RegulationsRegistry[5], Regulations Of The Court[6] ) detaylı olarak mahkemenin çalışma ve yargılama usulleri düzenlenmiştir. İşbu çalışmada da Roma Statüsü ve diğer kaynaklar ışığında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin muhakeme usul kurallarına değinilmiştir.
1.ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NİN KURULUŞU, GÖREV VE YETKİSİ
Uluslararası Ceza Mahkemesi 7 Temmuz 1998 tarihinde 120 katılımcı ülke tarafından Roma Statüsü’nün kabulü ile kurulmuş ilk kalıcı uluslararası ceza mahkemesidir. Roma Statüsü, 60’ncı onay belgesinin 11 Nisan 2002 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne tevdi edilmesi suretiyle, 1 Temmuz 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dünyadaki tüm hukuklardan izler taşıyan Roma Statüsü’nün, özellikle İki hukuk sisteminin, Anglo-Amerikan Hukuk Sistemi ile Kıta Avrupası Hukuk Sisteminin diğer sistemlere oranla biraz daha fazla etkisinde kaldığı düşünülmektedir[7]
Roma Statüsü ile Mahkeme’nin yeri Hollanda’nın bir şehri olan Lahey (Roma Statüsü md3.) ve Mahkeme’nin resmi dilleri, Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolca olarak belirlenmiştir. (Roma Statüsü md.50)
Uluslararası Ceza Mahkemesi, uluslararası topluluğa yönelik soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırganlık suçlarıyla suçlanan şahısları araştırmakta ve güvence altına almaktadır. “Söz konusu uluslararası suçların Mahkeme’nin yargı yetkisine dahil edilmesiyle, insanlık tarihine geçmiş karanlık sayfaların tekrarlanmaması, tekrarlandığı takdirde sorumluların cezalandırılabilmesi amaçlanmıştır.”[8]
Saldırı suçu; 1998’de Roma Statüsü’nde Mahkeme’nin yargı yetkisine giren dört suçtan (soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçu) biri olarak yer almış ancak diğer üç tipi Statü’de tanımlanmış olmasına rağmen saldırı suçunun tanımı üzerinde anlaşmaya varılamadığı için bu suçun tanımlanması ve Mahkeme’nin bu suç bakımından yargı yetkisinin işlerlik kazanması ileri bir tarihe ertelenmişti. Saldırı suçunun tanımı, 31 Mayıs-11 Haziran 2010 tarihleri arasında Kampala’da düzenlenen Roma Statüsünü Gözden Geçirme Konferansı’nda yapılmış ve Mahkeme’nin bu suç üzerindeki yargılama yetkisinin işlerlik kazanması 1 Ocak 2017 sonrasındaki bir tarihe bırakılması kararlaştırılmıştır[9].2017 yılı sonu itibariyle, UCD saldırı suçu konusunda da faaliyete geçmiş olup, Roma Sözleşmesi’nin tüm unsurları hayata geçirilmiştir.
Saldırı suçunun Mahkeme’nin yetki alanına alınması konusu (17 Temmuz 2018 tarihinden itibaren başlatılmak kaydıyla) uzlaşmayla kabul edilmiş ve Roma Statüsü’nün 8. maddesine getirilen değişikliklerle 3 ayrı savaş suçu da (mikrobik, biyolojik ve zehirli silahların kullanımı, x-ray cihazlarında tespit edilemeyen silahların kullanımı ve lazer silahların kullanımı) Mahkeme’ninyetki alanına eklenmiştir[10].
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Roma Statüsü ile uluslararası ilgiye mazhar çok ciddi suç isleyen kimseler üzerinde yargılama hakkını kullanmaya yetkili kılınmış ve Statüde Mahkemenin ulusal ceza yargılarını tamamlayıcı niteliğe haiz olduğu tanımlanmıştır. Mahkeme, görevlerini ve yetkilerini Taraf Devlet toprakları üzerinde veya özel bir antlaşma ile diğer devletlerin toprakları üzerinde uygulayabilmektedir. “Taraf Devletler, ICC’nin yargı yetkisini kabul eder ve aynı zamanda Roma Statüsü’nde öngörülen kuralları kendi yargı sistemlerine dahil etmeye çalışırlar. Böylece, Taraf Devlet olan her ülke, dünyayı Roma Statüsü sistemi altında bir ICC evrensel korumasına yaklaştırır.”[11]
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin öteki uluslararası oluşumlardan en önemli farkı, uluslararası bağımsız bir organı oluşudur. 1 Temmuz 2002 tarihinde çalışmalarına başlayan Uluslararası Ceza Mahkemesi, aslında uzun bir geçmişin önemli biraşamasını teşkil etmektedir. “Uluslararası Ceza Mahkemesinin 20’nci yüzyılın sonuna kadar kurulamamasının en temel nedeni, devletlerin hükümranlık hakları konusundaki hassasiyetleridir. Uluslararası düzeyde bir ceza mahkemesinin kurulması, devletlerin hükümranlık haklarının en ciddi şekilde hissedildiği ceza yargılamasının sınırlanması anlamı taşıdığından, bağımsız devletler tarafından böyle bir kurumun oluşturulması uzun bir süre kabul görmemiştir.”[12]Geçmiş yıllarda kurulmuş olan geçici mahkemelerin aksine, herhangi bir özel durum ile bağlantılı olmayıp ilk kez en ciddi nitelikteki suçları işleyen kişilerin sürekli bir mahkeme tarafından yargılanmaları ve cezalandırılmaları imkanının doğuşunu sağlamıştır[13]. Mahkemenin daimi (sürekli) nitelikte olması, yalnızca belirli tarihler arasında işlenen belirli suçların faillerinin yargılanması için kurulan ad hoc mahkemelerin aksine suça ilişkin delillerin karartılmadan veya kaybolmadan toplanmasına ve adaletin gecikmeden tecelli etmesine imkan sağlamaktadır.
Mahkeme, Statü’nün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işlenen ve Statü’de düzenlenen suçlar bakımından, yine Statü’de düzenlenen koşullarda yargı yetkisini kullanabilmektedir.[14] Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kişiler bakımından yetkisi gerçek kişileri kapsamaktadır (Roma Statüsü md. 25/1). Mahkeme yetkisine giren suçlarla ilgili olarak suçu bizzat işleyen, işlenmesini emreden, isteyen ya da özendiren, suçun işlenmesine yardımcı ya da ortak olan ya da herhangi bir biçimde suçun işlenmesine ya da teşebbüsüne katılan, soykırım suçu ile ilgili olarak da bu suça doğrudan ve kamu önünde özendiren kişileri yargılama yetkisine sahiptir (Roma Statüsü md. 25/3). Ancak, suçun işlendiği sırada 18 yaşını doldurmayan kişiler bakımından yargı yetkisine sahip değildir (Roma Statüsü md. 26) [15]
2.ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NİN ORGANLARI
Temel olarak UCM’nin yapısı, yargı alanı ve işleyişi, 128 madde ve 13 bölümden oluşan, Roma Statüsü ile düzenlenmiştir. Roma Statüsü üç ayrı organ oluşturmuştur. Bunlar dört ayrı organdan oluşan Uluslararası Ceza Mahkemesi, Taraf Devletler Kurulu ve Mağdurlar için Güven Fonudur.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin dört organı, Başkanlık, Adli Bölümler, Savcılık Ofisi ve Kalem Teşkilatıdır[16]. Başkanlık Devletlerle dış ilişkiler yürütmekte, hakimlerin, durumların ve davaların bölümlere atanması gibi adli meseleleri koordine etmektedir. Başkanlığın dış ilişkiler alanındaki sorumlulukları arasında, Devletlerle ve diğer kuruluşlarla ilişkilerin sürdürülmesi ve halkın bilinçlendirilmesi ve Mahkemenin anlaşılmasını teşvik etmek de bulunmaktadır. Adli bölümler Yargılama Öncesi, Duruşma ve İstinaf Dairesidir. Dairelerde görevli Hakimler tarafsızlık ve dürüstlükleri için Taraf Devletler Kurulu tarafından seçilirler. Adil yargılanmalarını sağlar ve kararlar verir, ancak ortaya çıkması için tutuklama emirleri veya çağrıları düzenler, tanık koruma önlemleri alırlar. Savcılık Ofisi, Divan’ın yargı yetkisine giren suçlara ilişkin isnatları ve delillendirilmiş bilgileri kabul etmek, bunları incelemek, Divan önündeki soruşturmaları ve yargılamaları kabul etmekle görevlidir (Roma Statüsü md.42/1-2.cümlecik)[17].Kalem Teşkilatı; güvenlik, sosyal yardım, Savunma ve mağdur avukatlarına destek gibi adli olmayan faaliyetler ve bürokratik işler yapmaktadır.Taraf Devletler Kurulu, Taraf Devletlerin temsilcileri, hakimler ve Savcıyı seçmek ve Divan’ın bütçesini onaylamak, Mahkeme idaresine ilişkin olarak yönetimi sağlamada gözetim imkânı vermek şeklindeki görevlere sahiptir.Mağdurlar için Güven Fonu iseMağdurlara yardım, destek ve tazminat sağlamaktadır[18].
3.ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NİN MUHAKEME USULÜ
Ceza muhakemesi, Ceza Hukuku’nun ihlal edildiği iddiasının doğruluğunun araştırılması faaliyetidir. Ceza muhakemesi; suç işlenip işlenmediği, işlenmişse failinin veya faillerinin kim olduğu, ceza sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, sorumlu iseler bunun türü ve miktarının belirlenmesi ve infaz edilebilir bir yaptırımın ortaya konulması amacıyla yapılan bir dizi faaliyetten oluşmaktadır[19].UCM’nin ceza muhakemesine ilişkin kuralları Roma Statüsü, sonrasında oluşturulan Usul ve Delil Kuralları Belgesi ve birtakım yönetmelik şeklindeki düzenlemelere dayanmaktadır.
Roma Statüsü hazırlanırken, UCM’ye görevini hangi usulle yerine getireceğini göstermesi bakımından, usul ve delil kurallarına ihtiyaç olduğu konusunda genel bir kabul bulunmaktaydı. Ancak bazı devletler bunların belirlenmesinin Ruanda ve Eski Yugoslavya için kurulan mahkemelerde olduğu gibi mahkeme yargıçlarına bırakılmasını önerirken bazıları da bunun mahkemeye bırakılmaksızın Statü ile birlikte açıkça belirlenmesi gerektiği öne sürmekteydiler. Sonraki süreçte bu kurallar üzerinde anlaşmaya varılamayacağı anlaşılınca bunların tespiti Statü’nün kabulünden sonraya bırakılması ve bunlar üzerinde taraf devletlerin 2/3’ünün mutabakata varması kararlaştırıldı (Statü m.51)[20].
Usul ve delil kuralları belgesinin resmen kabul edilmesi süreci de suç unsurları belgesinin oluşturulmasına ve kabul edilmesine paralel olarak gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda usul delil kurallarına, Statü’nün kabulünden sonra hazırlık komisyonunca gerçekleştirilen zorlu çalışmalar neticesinde 30 Haziran 2000 tarihinde son hali verilmiştir[21]. Daha sonra ise 3–10 Eylül 2002 tarihlerinde New York’ta düzenlenen taraf devletler asamblesinde kabul edilerek resmen yürürlüğegirmiştir (Kabul tarihi 9 Eylül 2002’dir)[22].
Statü’nün kendisi de oldukça fazla sayıda usul ve delil kuralı içermektedir. Statü’de yer alan bu çok sayıdaki usul kuralının yanında ayrıca usul ve delil kuralları belgesinin kabul edilmiş̧ olması eleştirilere maruz kalmaktadır. Nitekim Statü’deki ayrıntılı usul kurallarının yanında ayrıca bir de usul ve delil kuralları belgesinin kabul edilmesi ve bu metnin uzunluğu, Statü ve suç unsurlarına ilişkin bölümlerde belirttiğimiz sebeplerle, devletlerin mahkemeye faaliyet ve eylem özgürlüğü tanımak istemediklerini göstermektedir[23].
3.1. Soruşturma Evresi
3.1.1. İddia Makamı ve Savcılık Ofisi (Office of theProsecutor)
Roma Statüsü’nde açık bir şekilde soruşturmanın yürütülme usullerine, soruşturmayı yürütecek olan savcılık makamına ve savcının görevlerine yer verilmiştir. Statünün 42’ncimaddesinde Savcılık Ofisi, Mahkeme organından ayrı olarak bağımsız bir organ olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar Statü’de savcının bağımsızlığına özel vurgu yapılmışsa da bu bağımsızlık özel teminatlarla desteklenmemiştir. Statü’de savcıyla ilgili kabul edilen sistem, bir tür vesayet altında savcılık sistemidir. Birçok hükümle savcının bağımsızlığına sınırlamalar getirilmiştir. Soruşturma aşamasında bağımsızlığın sınırlandırılmasında temel rol, Güvenlik Konseyi’ne verilmiştir. Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 7’nci Bölümü’nde belirtilen yetkilerine dayanarak savcının soruşturma ve dava açma yetkisini sınırlandırabilecektir. Bir başka deyişle ICC sisteminde savcının bağımsızlığı değişebilir niteliktedir. Bu değişebilir niteliğin düzenleyici gücü Güvenlik Konseyi’dir[24].
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin organları arasında sayılan Savcılık Ofisi, soykırımın, insanlığa karşı suçların, savaş suçlarının ve saldırganlığın işlendiği göründüğü Mahkeme’nin yetkisi altındaki durumları incelemekten ve bu suçlardan en çok sorumlu olduğu iddia edilen kişilere karşı soruşturma ve kovuşturma yapmaktan sorumludur. Tarihte ilk kez, uluslararası bir savcıya, devletler tarafından, vahşet suçlarının kendi topraklarında ya da vatandaşları tarafından işlendiği ya da işlendiği durumlarda soruşturma için yetki verilmiştir. Savcılık Ofisi üç ana bölümden oluşmaktadır.Bunlar; Yargı Birimi, Soruşturma Birimi, Savcılık Bölümü’dür.
Yargı Birimi, tamamlayıcılık ve İş birliği için ön incelemeler yapar, yargı yetkisi, kabul edilebilirlik ve iş birliği konularında tavsiyelerde bulunur ve yargı iş birliğini ve Savcılık Ofisi için dış ilişkileri koordine eder.
Soruşturma Birimi, araştırma uzmanlığı ve desteği sağlar, güvenlik planlarının ve koruma politikalarının sahaya yayılmasını koordine eder ve suç, bilgi ve kanıt analizi sağlar.
Savcılık Bölümü, dava stratejilerini hazırlar ve hakimlere yazılı ve sözlü olarak başvurular da dahil olmak üzere kovuşturma işlemlerini yapar.[25]
3.1.2.Savcının Görev ve Yetkileri
Roma Statüsünün 15. ve 54. maddelerinde İddia Makamı’nın görev ve yetkilerine değinilmiştir. Bu bağlamda Savcı, soruşturma ile ilgili delil toplayabilir ve inceleyebilir, soruşturmakta olduğu kimselerin, mağdurların, tanıkların bulunmasını ve bilginin gizliliğini, herhangi bir kimsenin korunmasını veya delillerin saklanmasını garanti altına almak amacıyla gerekli tedbirleri alabilir veya gerekli tedbirlerin alınmasını isteyebilir[26].
Savcı, Mahkeme’nin yargı yetkisi içinde bulunan suçlarla ilgili eldeki bilgilere dayanaraktan, kendi iradesiyle soruşturma başlatabileceği gibi, bir taraf devletin veya BM Güvenlik Konseyi’nin talebi üzerine de başlatabilmektedir. Savcı, soruşturmayla ilgili bir karar vermeden önce soruşturmaya konu vakıalarla ilgili mevcut bilgi ve belgeleri incelemek zorundadır. Bu aşama ön inceleme/hazırlık olarak adlandırılmaktadır.Roma Statüsü’nde ön incelemeyi tamamlamak için bir zaman kısıtlaması bulunmamaktadır. Her bir durumun gerçek ve koşullarına bağlı olarak, Savcı soruşturma başlatmayı reddetmeye, karar vermek için bilgi toplamaya devam etmeye veya uygun şekilde adli izne tabi olmak üzere soruşturmayı başlatmaya karar verebilmektedir.
Savcılık Ofisi’nin bir soruşturma başlamadan önce, öncelikle aldığı bilginin ciddiyetini analiz etmesi ve bir dizi yasal kriteri değerlendirmesi ve doğrulaması gerekir. Bu durumda Savcılık Ofisi’nin suçun/suçların 1 Temmuz 2002’den sonra işlenip işlenmediğini (Roma Statüsü ’nün yürürlüğe girme tarihi), suçun/suçların bir Taraf Devletin topraklarında gerçekleşip gerçekleşmediğini veya bir Taraf Devletin vatandaşı tarafından işlenip işlenmediğini (durum BM Güvenlik Konseyi tarafından belirtilmedikçe), ulusal düzeyde aynı suçlar için gerçek soruşturma veya kovuşturma olup olmadığını, bir soruşturma açılmasının adalet ve mağdurların çıkarlarına hizmet edip etmeyeceğini araştırması ve dikkate alması gerekmektedir.
Tüm bu değerlendirmeler neticesinde soruşturmayı sürdürmek için makul temeller bulunduğu sonucuna varılırsa, Savcı elde edilen belgelerle birlikte, Ön Yargılama Kurulu’na, soruşturma başlama yetkisi isteminde bulunmaktadır.
3.1.3. SoruşturmanınBaşlatılması ve Yürütülmesi
Roma Statüsü‘nün 13’ncü Maddesi uyarınca, Mahkemenin yargı yetkisi altındaki suçların işlendiğinin görülmesi halinde Mahkemenin soruşturma başlatmasının tetiklenmesi için üç yol bulunmaktadır. Bunlar, Roma Statüsü‘nün herhangi bir Taraf Devletinden Savcının soruşturma yürütmesini talep etmesi; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bir durumu Savcı’ya havale etmesi; son olarak, Cumhuriyet Savcısı’nın hakimlerin yetkilendirilmesinden sonra kendi inisiyatifiyle bir soruşturma açmasıdır. İstisnai olarak, sözleşmeyetaraf olmayan devletlerin sözleşmeye taraf olmasa bile somut bir olayla ilgili olarak Mahkeme’ninyetkisini kabul etmesiyle soruşturmanın başlatılmasıdır.Savcı soruşturmayı sürdürmek için makul temeller bulunduğu sonucuna varırsa, kendisi Ön Yargılama Kurulu’na, toplanmış destekleyici materyalle birlikte, soruşturma başlama yetkisi isteminde bulunur[27].
Eğer Ön Yargılama Kurulu isteği ve destekleyici materyalleri inceledikten sonra, soruşturmayı sürdürmek için makul nedenler bulunduğu ve davanın mahkeme yetki alanı içine düştüğü görüsüne varırsa, Mahkemenin yargı yetkisi ve davarın kabul edilebilirliğine ilişkin[28] olarak daha sonraki değerlendirmelerine herhangi bir önyargı oluşturmaksızın, soruşturmaya başlanma yetkisi vermektedir[29]. Dava Öncesi Kurulunun soruşturma yetkisi vermeyi reddetmesi, aynı durumla ilgili yeni gerçeklere veya delillere dayanarak Savcının daha sonra bir talepte bulunmasına engel oluşturmayacaktır[30]. Ön incelemeden sonra, Savcı sağlanan bilginin bir soruşturmak için makul bir temel oluşturmadığı sonucuna varırsa, kendisi bu bilgiyi sunanları bilgilendirir. Bu durum, Savcıyı aynı durumla ilgili olarak yeni gerçeklerin ve delillerin ışığında daha sonra sunulan bilgileri göz önünde bulundurmasına engel değildir[31].
Savcılık Ofisi, verilen bir durum hakkındaki gerçeği ortaya koymak için hem suçlayıcı hem de hakaret edici kanıtlar toplamakla yükümlüdür. Savcılık Ofisi, yargıçların önünde bir kişinin Mahkeme’nin yargı alanındaki bir suçtan sorumlu olduğunu kanıtlamak için yeterli delil bulunduğunu düşündüğünde, Ön Yargılama Kurulu’ndan tutuklama emri veya davet çağrısı çıkarmasını isteyebilmektedir. Tutuklama emri veya celpname çıkartılması için yeterli hukuki ve gerçek temelin bulunmuyorsa, dava kabul edilebilir değilseveya soruşturma adaletin menfaatine değilse Savcı bu sebeplere dayanarak soruşturma için yeterli nedenin bulunmadığı varabilecektir.
Savcı soruşturma başlatmak için yeterli nedenin bulunmadığı kanaatinde ise kendisine bilgiyi temin edenleri (Yargılama Kurulu’nu, müracaat yapan taraf devleti veya durum Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından havale edilmişse Güvenlik Konseyi’ni), kendi vardığı sonuçtan ve bu sonuca varma nedenlerinden haberdar etmelidir[32].
“Savcının soruşturmanınbaşlatılmamasına veya dava için yeterli nedenin bulunmadığı dair karaları kesin değildir. Bu kararlar aleyhine itirazda bulunulabilir. İtiraz sürecinin amacı, soruşturmama ihtimali riskini azaltmak ve suç teşkil eden fiillerle ilgili soruşturmanın keyfi bir şekilde sonuçlandırılmasını önlemektir.”[33]
“İtiraz üzerine karar vermeye yetkili olan merci, Ön Yargılama Kuruludur. Ancak Ön Yargılama Kurulu, Savcının verdiği kararı iptal etmeye yetkili değildir. Ön Yargılama Kurulu, Savcıdan sadece verdiği kararı gözden geçirmesini isteyebilir. Savcıdan kararının gözden geçirilmesi istendikten sonra savcı önceki kararında direnebilir.”[34]
3.2. Ön Yargılama Aşaması
Ön yargılama aşamasında tahkikatın başlatılabilmesi için yargı yetkisi veya dava kabul edilebilirliği var olup olmadığı konusunda ve bir kişinin yargılanmasına başlanılması için yeterli delil olup olmadığına karar verilmekte, savcının sunduğu suçlamaları onaylanmaktadır. Bunlara ilaveten Roma Statüsü’nün yetki verdiği soruşturma aşamasında mahkeme kararı gerektirecek hususlarda Ön Yargılama Kurulu devreye girmektedir. ÖnYargılama Kurulu, Savcı’nın isteği üzerine, hukuki işlemlerin etkililiğini ve bütünlüğünü sağlamak için gerekli tedbirler almaktadır.
Ön Yargılama Kurulu, kendi üyelerinden birini veya bir dava yargıcını, gözlem yapmak ve tavsiyelerde bulunmak veya delillerin toplanması, saklanması ve kişilerin sorgulanması için görevlendirmekle; gözaltına alınmış veya bir celpname karşılık mahkeme huzuruna çıkan kimselerin ulusal güvenlik bilgilerinin ve gerekli görülmesi halinde mağdurların ve şahitlerin korunmasını sağlamakla görevlidir.
Ön Yargılama Kurulu, başvuruyu ve savcı tarafından sunulan delilleri inceledikten sonra tutuklama için statüde belirtilen nedenlerin varlığına kani olursa ilgili kişi hakkında tutuklama müzekkeresi çıkartabilmektedir. Çıkartılan tutuklama emirleri süresizdir. Tutuklandıktan sonra, şüpheliler Mahkeme gözaltı merkezinde gözaltında tutulmaktadır.
Ön Yargılama Kurulu ilgili kimsenin isnat edilen her biri suçu isleyip islemediğine kanaat getirmek için yeterli nedenler oluşturacak yeterli delil olup olmadığına karar vermek için bir duruşma tertip etmektedir[35]. Bu duruşmada, Savcı ilk olarak iddialarını sunmakta ve suçlanan kişinin makul şüphenin ötesinde suçlu olduğuna dair ispat yükünü taşımaktadır.
Bu bağlamda Savcı belgeler, diğer somut nesneler veya tanık ifadeleri şeklinde delillerini sunmakta, Savunma için sanık lehine ve aleyhine olan delilleri açıklamaktadır. Savcının belirli bir durumla ilgili gerçeği tespit etmek için sanık lehine ve aleyhine delilleri soruşturma sırasında da toplanması zorunludur[36].
Ön Yargılama Kurulu, Mahkeme önüne kendisinin çıkarılmasını sağlamak ve kişiyi suçlamalardan haberdar etmek için tüm makul adımların atılmasına rağmen Savcı’nın isteği üzerine veya kendi isteği ile, suçlanan kişi Mahkemede bulunma hakkından feragat ettiğinde, kaçtığında veya bulunamadığında suçlanan kişinin yokluğunda, suçlamaları teyit etmek için, duruşma yapabilmektedir. Bu durumda, ÖnYargılama Kurulunun bu durumun adaletin menfaatine olduğuna karar verdiğinde, ilgili şahıs vekil tarafından temsil edilmektedir.
Duruşmadan makul bir zaman önce, ilgili şahıs, Savcı’nın ilgili sahsa karsı mahkemeye getirmek istediği isnatları içeren belgenin bir nüshası kendisine verilmesini talep edebilmekte ve Savcının duruşmada üzerine dayanmayı niyet ettiği deliller konusunda bilgilendirilmektedir.
Duruşmadan önce Savcı soruşturmaya devam edebilir ve herhangi bir isnadı değiştirebilmekte veya geri çekebilmektedir. İlgili kimse, suçlamalara (isnatlara) yapılacak herhangi bir değişikten veya geri çekmeden, duruşmadan önce makul bir zamanda haberdar edilmelidir. Duruşmada, Savcı her bir suçlamayı, kişinin isnat edilen suçu islediğine kanaat getirmek için önemli nedenler oluşturacak yeterli delillerle desteklemekle yükümlüdür.
ÖnYargılama Kurulu, duruşmaya dayanarak, ilgili kimsenin isnat edilen her biri suçu isleyip islemediğine kanaat getirmek için yeterli nedenler oluşturacak yeterli delil olup olmadığına karar verecektir. Suçlamalara ilişkin olarak yeterince delil bulunduğuna karar verirse teyit edilen isnatlar üzerine ilgili kimseyi Mahkeme Kurulu’na teslim edecektir.
Aksi kanaatte ise bu isnatları teyit etmeyecek ve duruşmayıbaşka bir zamana bırakarak, Savcı’dan daha fazla delil sunmasını, daha fazla soruşturma yapmasını veya Sunulan delilin Mahkemenin yargı yetkisi içinde başka bir suç oluşturduğundan dolayı suçlamayı değiştirmesini isteyecektir.
Suçlamalar teyit edildikten sonra ve henüz esas yargılama başlamadan önce, Savcı, ÖnYargılama Kurulu’nun izniyle ve suçlanan kişiye haberdar ettikten sonra, suçlamaları değiştirebilmektedir. Eğer Savcı ek suçlamalar eklemek isterse veya daha ciddi isnatlar sunmak isterse, bu isnatları teyit etmek üzere bir duruşma yapılması gerekmektedir. ÖnYargılama Kurulunca teyit edilmemiş veya Savcı tarafından geri alınmış herhangi bir suçlamaya ilişkin olarak daha önce çıkarılmış bir müzekkerenin yürürlüğü sona ermektedir.
Tutuklama müzekkeresine muhatap olan bir kimse, mahkemeyi beklerken geçici olarak serbest bırakılması için Mahkeme’yebaşvurma hakkına sahiptir. ÖnYargılama Kurulu, periyodik olarak, ilgili kişinin serbest bırakılması veya hapsedilmesi kararını gözden geçirmekte, Savcı’nın veya ilgili kimsenin isteği üzerine de bir değerlendirme yapabilmekte,değerlendirmeleri üzerine, eğer değişen koşulların öyle gerektirdiği konusunda ikna olursa, tutuklama, tahliye veya tahliye koşullarına ilişkin kararını değiştirebilmektedir[37].
3.3. Yargılama Aşaması
Yargılama aşaması, ÖnYargılama Kurulu’nun Savcı tarafından hazırlanan iddianameyi kabul etmesi ile başlar ve sanık hakkında suçlu olduğuna ya da olmadığına dair verilecek hüküm ile sona erer. Yargılama bölümünü oluşturan yargıçların arasından seçilecek üç yargıç ile yürütülür ve bu yargıçlar, yargılamanın her aşamasında hazır bulunurlar.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü, iki aşamalı bir yargılama safhasını benimsemiştir[38]. Anglo-Sakson hukuk geleneğinden etkilenen bu sistemde, Yargılama Dairesi öncelikle, sanığın suçlu olup olmadığına karar verir. Yapılan duruşmalar neticesinde, sanığın suçluluğuna karar verilmesi halinde, yargılamanın ikinci büyük aşaması olan, cezanın belirlenmesi aşamasına geçilir. ÖnYargılama Kurulu’nun iddianameyi kabul etmesinin ardından dosya, Mahkeme Başkanlığı tarafından oluşturulan Yargılama (Dava) Dairesine iletilir. Dava Dairesi, dosyanın kendisine iletilmesinin ardından, taraflarla görüşerek, adil ve süratli bir yargılama için gerekli usulü belirler.Duruşma Kurulu, Roma Statüsü’nde kendisine verilen yetki çerçevesinde tahkikatı yürütür.Duruşmaların başlamasından önce yürütülecek hazırlıklar kapsamında, Daire, yargılamada kullanılacak dil veya dilleri belirleyerek taraflara daha önce kendilerine iletilmemiş bilgi ve belgelerin iletilmesini sağlar[39].
Dava Dairesi eğer gerekli görürse tanıkların gelmesini ve tanıklık yapmalarını talep eder, belgelerin ve diğer delillerin elde edilerek hazırlanmasını sağlar, eğer gerekli ise Devletlerin yardımını ister; gizli bilgilerin korunmasını temin eder, sanık, şahitler ve mağdurların güvenliğini temin eder ve diğer tüm ilgili konularda karar verir.Duruşma sırasında yargılamayı yöneten hâkim, yargılamanın tarafsız ve adil bir şekilde yapılması da dahil olmak üzere yargılama ile ilgili emirler verebilir.
Duruşmayı yöneten hâkimin emirleri gereğince taraflar Statü hükümleri muvacehesinde delil sunabilirler. Dava Dairesi, yargılama işlemlerini doğru bir şekilde gösteren duruşma kayıtlarının yapılmasını ve bunların Kalem’de korunmasını sağlar.
Aksine karar verilmedikçe, duruşmalarLahey’de UCM’deki duruşma salonlarında yapılır. Sanıkduruşma sırasında mahkemede hazır bulunmalıdır.Duruşmada hazır bulunan sanık eğer mahkemenin huzurunu bozmaya devam ederse, Mahkeme Başkanı sanığın duruşma salonu dışına çıkarılmasına karar verir ve eğer gerekirse iletişim teknolojisini kullanarak talimatla ifadesini alabilir. Ancak bu uygulama mantıki diğer bütün alternatif yolların yetersiz kalması ve gerçekten ihtiyaç duyulması gibi istisnai durumlarda uygulanabilir[40].
Duruşmalar kamuya açık olarak yapılır. Ancak delilde gizli ve hassas bilgilerin verileceği gibi bazı özel durumlarda belirli işlemlerin gizli oturumda yapılmasını gerektirdiğine karar verebilir[41].
Mahkeme Heyeti daha etkin ve fonksiyonel bir yargılama için (usul ekonomisi için) eğer gerekli ise, taraflara bildirdikten sonra eğer uygun olursa, birden fazla sanık hakkındaki davalara ilişkin olarak birleşme ve ayrılma kararı verebilir.
Duruşmanınbaşlangıcında Mahkeme Heyeti öncelikle ÖnYargılama Kurulu tarafından doğrulanan iddianameyi sanığa okur. Mahkeme Kurulu, sanığın kendisine isnat edilen suçun cezasının mahiyeti hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu konusunda emin olur. Sanığa suçun kabulü usul kurallarına göre göre suçu kabul etmesi veya reddetmesi konusunda imkân tanır[42].
Suçun kabulünün usulüne göre göre olması için Duruşma Kurulu’nun bazı hususların yerine getirildiğinde emin olması gerekmektedir. Bu hususlar; sanığın suçu kabul etmesinin mahiyetini ve bunun sonuçlarını anlayıp anlamadığı; suçu kabul etme işleminin savunma avukatına danışıldıktan sonra kendi isteği ile yapılıp yapılmadığıdır[43].İlaveten suçun ikrarı davaya ilişkin aşağıda yer alan gerçeklerce de desteklenmektedir:
- Savcı tarafından öne sürülen ve sanık tarafından kabul edilen iddialarla uygunluk,
- Savcı tarafından iddialarını tamamlamak için sunulan ve sanık tarafından kabul edilen materyallerle uygunluk,
- Savcı veya sanık tarafından sunulan tanık ifadeleri gibi delillerle uygunluk[44].
Savcı, kendi elinde veya kontrolünde bulunan ve sanığın masumiyetini gösteren veya gösterebilecek olan veya sanığın suçunu azaltacak olan veya kovuşturmaya neden olan delillerin sağlamlığını sarsacak savunma delillerini uygun olan en kısa süre içinde açıklamak zorundadır.
Mahkeme herhangi bir delilin geçerli veya ilgisiz olup olmadığı konusunda karar verirken doğruluğunun değeri konusunda ve bu delilin adil yargılamaya engel olabileceğine şahidinşahitliğinin adil gelişimineilişkin önyargıları Delil ve Usul Kuralları gereğince nazarı dikkate almaktadır.
Mahkeme Heyeti suçun kabulünün usulüne uygun olduğu kanaatine varırsa ilgili suçun ispatı için gerekli tüm olguları değerlendirilerek ve sanığı o suçtan dolayı mahkûm edebilir. Eğer aksi kanaatte ise normal yargılama prosedürüne devam eder veya davayı başka bir Duruşma Kurulu’na havale eder.
Eğer Mahkeme Heyeti dava konusu olayların daha detaylı sunulması gerektiği görüsünde iseler, Savcı’dan şahitlerin ifadeleri dahil olmak üzere ek deliller sunmasını veya yargılamanın bu Statünün gereği normal prosedürü gereği devam etmesini emreder. Bu durumda suçun kabulü işleminiyapılmamış gibi kabul ederek davayı başka bir Dava Dairesi’ne havale eder[45].
3.3.1. Savunma Makamı
Savunma Makamı adil yargılanmanın sağlanmasının hayati bir bileşenidir. Savunma ekipleri, sanığın haklarını temsil etmekte ve korumaktadır. Tüm sanıklar masumiyet karinesi hükümleri gereğince makul şüphenin ötesinde suçlu olduğu ispatlanana kadar masum sayılırlar.Her sanık, tarafsız ve tam eşitlikle yürütülen kamuya açık, adil işlem hakkına sahiptir. Roma Statüsü, sanığa; suçlamalar hakkında bilgi edinme; savunmasını hazırlamak için yeterli zamana ve kolaylıklara sahip olma; yersiz gecikme olmadan yargılanma ; serbestçe bir avukat seçme; tanıkları inceleme ve suç duyurusunda bulunma veya itiraf etmeye zorlanmadığına dair kanıt sunma; sessiz kalma; Savcıdan, sanığın masumiyetini gösterdiğine veya gösterdiğine inandığı kanıtlarını alma veya suçunu hafifletme; işlemleri tam olarak anlayabildiği bir dilde takip edebilme ve bu nedenle gerektiği şekilde tercüman ve çevirileri yapabilme hakkı tanımıştır[46].
Savunma bağımsızdır ve savunma makamında görev alacak kişiler Uluslararası Ceza Mahkemesi personeli değildir. Savunma makamında yer alacak kişiler (avukat, danışman asistanları, profesyonel araştırmacılar) Mahkeme tarafından oluşturulan ve sürdürülen ilgili listelere başvurarak Mahkeme önüne çıkmaya yetkili olmalıdır.[47]
3.3.2. Mağdur
Mağdurlar Mahkeme’nin yetkisi dahilindeki herhangi bir suçun işlenmesi sonucunda zarar görmüş olan kimselerdir. İlgili Mahkeme personeli, mağdurlarla çalışmak ve özellikle çocuklar, yaşlılar, engelliler ve cinsel ya da toplumsal cinsiyet şiddeti mağdurları gibi özel ihtiyaçlarını gidermek üzere eğitilmektedir. Mahkemeşahit ve kurbanların güvenliğinin, fiziki ve psikolojik sağlıklarını, selametlerini, şeref ve özel hayatlarını korumaya yönelik gerekli önlemleri almak zorundadır.
Mahkeme Kurulu sanığı, tanıkları ve mağdurları korumak amacıyla duruşmanın bir kısmının kamera ile çekilmesine veya delillerin sunulmasında elektronik ve diğer aletlerin kullanılmasına izin verebilir. Bu kararlar özellikle cinsel amaçlı şiddetin mağdurlarında veya bir çocuğun mağdur veya şahit olduğu durumlarda aksi Mahkeme tarafından belirtilmedikçe özellikle tüm mağdur ve tanıkların görüşleri alındıktan sonra uygulanır.Adli işlemler sırasında mağdurların görüş ve endişelerini doğrudan UCM Hakemleri’ne sunma hakları vardır[48]. Mağdurlar, katılım haklarını istinaf dahil olmak üzere tüm adli işlemlerde kullanabilirler.
Mağdurlar, UCM önündeki yargılama işlemlerine katılmak için standart bir başvuru formu aracılığıyla başvurabilirler. Gerçek kişiler ve kurumlar için özel formlar bulunmaktadır.Mağdurların, Mahkeme tarafından değerlendirilecek yazılı bir başvuru doldurmaları gerekmektedir. Bu andan itibaren, mağdurların kimlikleri yargılamada Mahkeme tarafından kendisine atfedilen takma adlarla korunmaktadır (örneğin: a / 0001/18) ve isimleri sonuçta kamuya açık nitelikte olmamaktadır.
Uluslararası Ceza Adaleti tarihinde ilk kez, mağdurlar, avukat tarafından mahkeme salonunda temsil edilme, davadaki görüş ve endişelerini paylaşma olanağına Uluslararası Ceza Mahkemesi yargılamasında sahip olmuşlardır. Mağdurların Mahkemenin merkezine gitmek zorunda olmaları gerekmez ve vekilleri, yargılamanın her aşamasında kişisel çıkarlarının etkilendiği konularda görüş ve kaygılarının duyulmasını sağlar.Mağdurların katılımının zamanlaması ve şekli, yargılama aşamasına bağlı olarak Hakimler tarafından belirlenmektedir. Mağdur vekilleri, ilgili davada yapılan bildirimlerden haberdar edilebilir, duruşmalara katılabilir, sözlü ve yazılı başvuruda bulunabilirler. Mahkeme tarafından geliştirilen haklar, mağdurlara vekilleri aracılığıyla bağımsız olarak görüş bildirmelerini sağlar.
Mağdurlar için Hukuk Müşavirliği Bürosu (OPCV), yargılamalar sırasında mağdurlara yasal temsilde bulunmasının yanı sıra mağdurlar tarafından atanan dış avukatlara yardım ve destek sağlamaktadır. Duruşma sonunda, mağdurlar, davanın mahkumiyetine yol açması durumunda tazminat talebinde bulunabilirler.Mahkeme mahkûm olan kişiye, suçlu bulunan suçluların mağdurlarına tazminat ödemelerini de emredebilir, bu tazminatların Mağdurlar için Güven Fonu[49]aracılığıyla ödenmesini emredebilir, belirli bir durumda mağdurlar için en uygun olanı hangisi olursa olsun, bireysel ve / veya toplu olarak tazminatlar verebilir.Toplu ve / veya bireysel tazminatlar arasında maddi tazminat,mal iadesi, rehabilitasyon, tıbbi destek, mağdurların hizmet merkezleri veya özür veya anıt gibi sembolik önlemler yer alabilir[50].
3.3.3. Tanık
Mahkeme önünde ifade verebilecek çeşitli tanıklar vardır.Bunlar; görgü tanıkları, içeriden tanıklar, bilirkişiler ve uzman kişilerdir.
Görgü tanıkları, olanları bilir ve doğrudan tanık olurlar. Zarar gördüklerinde suç temelli tanık olabilirler ve başlarına gelenler hakkında tanık olarak tanıklık edebilirler.
İçeriden görgü tanıklarının sanıkla doğrudan bağlantısı vardır. Bilirkişiler, örneğin balistik veya adli tıp uzmanları gibi uzmanlık alanındaki konular hakkında tanıklık ederler.
Uzmanlar bir çatışmanın gerçekleştiği bağlamla ilgili gerçekleri belirlemeye yardımcı olur ve örneğin profesörler veya STK temsilcileri.Bu tanıklar, Savcılık Ofisi, Savunma, Mağdurların Hukuk Temsilcisi veya Hakimler tarafından aranabilir ve tanıklıkta bulunmaları istenebilir.
Tanıklığabaşlamadan önce her tanık Usul ve Delil Kuralları’na uygun olarak, kendisi tarafından verilecek olan delillerin doğru olacağı konusunda söz verirler. Mahkeme tanığın beyanlarınınvideo ve audio teknolojisi vasıtasıyla kaydedilmesini ve belgelerin sunulmasını ve el yazması ile tanıklık yapılmasını kabul eder. Ancak bu kararlar sanığa zararlı olacak hakları ile bağdaşmayacakşekilde alınamaz.
Taraflar duruşmadan en az bir tam iş günü önce duruşmada çağırmayı düşündükleri tanıkların isimlerini mahkemeye vermelidir[51].
Mahkemede ifade vermesi için gelen tanıklara verilen özel bir destek şekli, “Mahkeme salonuna alışma” sürecidir; bu süre zarfında, ilgili personel, duruşma başlamadan önce, mahkeme salonunu önceden kendilerini gösterir, tanık ilk kez durur ve Mahkeme salonuna aşina olur. Personel; Savunma, Savcılık, Mağdurların Yasal Temsilcileri (varsa) ve Hakimlerin duruşma sırasında nerede oturulacağını açıklar. Ayrıca, bilgisayar ekranlarını ve mikrofonlarını tanıkla birlikte test eder ve tanığın sahip olabileceği her türlü pratik soruyu yanıtlarlar.
Mahkeme, tanıklara, Mahkeme önünde görünen mağdurlara ve tanığın verdiği tanıklık nedeniyle risk altında olan diğer kişilere verilebilecek bir dizi koruyucu önlem almaktadır.Tanıklarıkoruyucu tedbirler, tanığın tehditlere maruz kalmasını sınırlamayı veya tanımlanmış bir tehdide uygun bir cevap vermeyi amaçlar. Önlemler riskle orantılı olmalıdır. Koruyucu önlemler için çok sayıda uygun ve uygun seçenek olduğunda, Mahkeme, tanığın refahına en az müdahaleci olanları seçecektir.
Bu önlemlere, tanığa yargılama sırasında takma bir takma ad verilmesi, kişinin görüntüsünün görsel-işitsel beslemedeki elektronik bir mozaik tarafından tanınmaz hale getirildiği yüzdeki çarpıtma; görsel-işitsel beslemede, kişinin sesinin, elektronik yollarla elektronik olarak tanınmaz hale getirildiği ses çarpıtması; duruşmanın halka açık olmadığı ve Mahkeme dışında yayın yapan görsel-işitsel yayın bulunmadığı özel oturumlar; duruşmanın kamerada yapıldığı kapalı oturumlar gibi önlemler örnek olarak verilebilir. Çocuklar, yaşlılar veya cinsel şiddet mağdurları gibi savunmasız tanıklar ve / veya psikolojik zarar riski yüksek olan veya Mahkeme önünde ifade vermekte zorluk çekebilecek diğer hassas tanıklar için özel önlemler alınabilir. Tanıkların ifadesini kolaylaştırmaya yönelik tedbirler, tanığın durumunu izlemek için bir psikoloğa sahip olmak, mahkemede bir destek görevlisinin yanına oturmasına izin vermek gibi mahkeme içi yardımları içerir.
Koruyucu önlemler yargılamanın adilliğini etkilemez. Görgü tanıklarının güvenliğini sağlamak ve refahlarını korumak için kullanılırlar.Önlemler; Savcı, Savunma, Mağdurların Hukuk Temsilcileri veya Hakimler tarafından çağrılmaları fark etmeksizin, tüm tanıklara eşit olarak uygulanırlar.[52]
3.4. Karar Aşaması
Mahkeme Kurulu’nun kararı tüm yargılama prosedürüne ve delillerin değerlendirilmesine dayanır. Mahkeme Heyeti’nin tüm hakimleri duruşmanın her safhasında ve tartışmalar boyunca hazır bulunmak zorundadırlar. Mahkeme kararını sadece yargılama sırasında kendisine sunulan ve üzerinde tartışmalar yapılan delillere dayandırabilir. Roma Statüsünde belirtilen şartlar dışında, aleni yapılacak yargılama sonucunda, Dava Dairesi, delilleri ve tüm yargılama sürecini değerlendirdikten sonra hüküm verir. Hakimler karar alırken oybirliği ile karar almaya çalışırlar, eğer oybirliği sağlanamazsa karar oy çokluğu ile alınır. Mahkeme Kurulu tartışmaları gizli kalır. Verilen karar yazılı olarak açıklanır ve Mahkeme Kurulu’nun delil ve sonuçlara ilişkin bulguları kararda gerekçeli ve tam olarak belirtilir. Mahkeme Kurulu işbu kararı yayınlar. Mahkeme Kurulunda karar oybirliği ile alınmadıkça, azınlık ve çoğunluk görüşleri kararda belirtilir. Karar veya bir özeti herkese açık olarak dağıtılır[53].
Yargılama sonucunda, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi halinde, sanığa verilebilecek ceza yine Yargılama (Dava) Dairesi tarafından belirlenir. Cezalar belirlenirken, Usul ve Delil Kuralları’na uygun olarak, suçun ağırlığı ve sanığın kişisel koşulları dikkate alınır. Mahkûmiyet kararı verildiğinde, Mahkeme Kurulu verilecek münasip bir cezayı değerlendirir ve bunu yaparken cezaya ilişkin olarak yargılama sırasında sunulan delilleri göz önünde bulundurur.Suçun sanık tarafından usulüne uygun kabul edildiği durumlar hariç olmak üzere yargılamanın henüz tamamlanmadığı durumda Mahkeme Kurulu re’sen veya Savcı ve sanığın talebi üzerine cezaya ilişkin herhangi bir ek delil sunulması için yeni bir oturum yapabilir. Sanık hakkında hükmedilen ceza aleni olarak ve eğer mümkün ise sanığın huzurunda ilan edilmelidir[54].
Statüde öngörülen en ağır ceza 30 yıl ya da çok ciddi hallerde, müebbet hapis cezasıdır. Müebbet hapis cezası ancak sanığın şahsi durumunun elvermesi halinde verilebilir. Hapis cezası verilmesi durumunda, Mahkeme, geçirilen tutukluluk süresini verilen hapis cezası süresinden düşer. Mahkeme ayrıca, suçun mahiyeti ile ilgili olarak başka bir şekilde geçirilen bir tutukluluk hali olmuşsa bu süreyi de hapis cezasından düşer. Eğer bir kişi birden fazla suçtan dolayı cezalandırılmış ise mahkeme her suç için belirlenen cezayı ve birleşik toplam cezayı ilan eder. Bu süre (birleşik toplam süre) tek olarak bir suçtan dolayı belirtilen en yüksek cezadan az olamaz ve 30 yılı geçen veya Roma Statüsü 77. madde 1 (b) paragrafı gereğince verilen ömür boyu hapis cezasını geçemez. Mahkeme ayrıca, hapis cezasına ek olarak, mağdurlara tazminat da dahil olmak üzere, para cezalarına hükmedebilir[55].
Bir dava suçluluk kararı olmadan kapatılırsa, Savcı’nın yeni delil sunması halinde yeniden açılabilir.
Kanuna aykırı olarak tutuklanan veya gözaltında tutulan kişiler tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bir suçtan dolayı nihai karar ile mahkûm edilen kişinin mahkumiyeti, adaletin yerine getirilmesinde yanlışlık yapıldığını gösterecek yeni bulgularla tersine çevrilmiş ise ve bu kişinin bilinmeyen bulguların kısmen veya tamamen ortaya çıkarılmamasında herhangi bir etkisi olmadığı ispatlanmış ise, mahkumiyetten zarar görmüş bu kişiye yasaya göre tazminat ödenir.
İstisnai durumlarda, Mahkeme adaletin yerine getirilmesinde ciddi ve açık hata olduğunu gösteren kesin gerçeklere ulaştığında, Usul ve Delil Kurallarında öngörülen kriterler çerçevesinde, beraat eden veya yasal işlemleri söz konusu nedenle sona eren kişiye, kendi takdir yetkisi dahilinde tazminat ödenmesine karar verebilir[56].
3.5. İstinaf Aşaması[57]
Yargılama heyeti tarafından hüküm verilmesi sonrasında tarafların Roma Statüsü uyarınca kararı istinaf etme hakları bulunmaktadır.Hem Savcı hem de Savunma, Yargılama Dairesi kararına (sanığın suçu veya suçsuzluğuna ilişkin karar) ve cezasına itiraz etme hakkına sahiptir. Mahkûmiyet kararına karşı sanığın ya da savcının kanun yoluna başvurma hakkı vardır.Devletlere hiçbir konuda kanun yoluna başvuru hakkı verilmemiştir[58].
Bir istinaf kararına, ilk kararı verenlerle aynı hakimlere sahip olmayan beş İstinaf Dairesi Hâkimi karar verir.Kendisine başvuru yapılan İstinaf Dairesi başvuruyu asılsız bulup reddedebilir veyahut başvurunun esasını değerlendirmeyi gerekli görürse, dosyayı davaya bakmış asıl daireye tekrar gönderebilir, yeni bir İlk Derece Mahkemesi teşkil edebilir veyahut meseleyi kendisi değerlendirebilir. (Roma Statüsü md.84/2)[59]. İstinaf Dairesi, istinaf edilen kararın yerine getirilip getirilmemesine, değiştirilmesine veya bozulmasına karar verir. Bu nedenle, İstinaf Dairesi kararı yeniden yargılanma emri verilmemişse nihai karardır.
İstinaf hakimleri taraflarca sunulan itirazları ele alarak, suçluluk, masumiyet veya cezaya ilişkin verilen kararları hukuka uygun olması halinde onar, aksi takdirde bozar veya değiştirirler.Gerek gördükleritakdirdeduruşmayapabilirler[60].
Bir kararın veya cezanın yerine getirilmesi için verilen süre İstinaf prosedürü boyunca askıya alınır.Nitekim infaz aşamasına geçilebilmesi için Türk Hukuku’na benzer şekilde kararın kesinleşmesi beklenir. İstinaf süresince Mahkeme aksi bir hüküm vermedikçe mahkûm cezaevinde tutulmaya devam eder[61].
Mahkûmun tutukluluk halinde geçirdiği süre verilen hapis cezasını geçmişse Savcının da kararı istinaf etmesi durumunda islenen suçun ağır bir suç olması,istinaftabaşarılı olma ihtimalinin yüksek olması ve ciddi firar etme tehlikesinin bulunması halleri saklı kalmak şartıylamahkûmserbest bırakılır[62].
Beraat halinde islenen suçun ağır bir suç olması ve beraat kararının istinaftabozulma ihtimalinin yüksek olması ve sanığın ciddi firar etme tehlikesinin bulunması halinde Mahkeme Kurulu, Savcı’nın talebi üzerine İstinaf süresince mahkûmun tutukluluk halinin devamına karar verebilir[63].
Roma Statüsü 74’üncümadde uyarınca alınan bir kararın Delil ve Usul Kuralları’na uygun olarak istinaf edilebilmesi için tarafların bazı nedenlere dayanması şart olarak görülmüştür.Bu şartlara göre Savcı yargılama hatası, olaylarda hata, hukukta hata olmasına dayanarak kararı İstinaf edebilir,mahkûm olan kişiyse bizzat veya onun adına savcı yargılama hatası, olaylarda hata, hukukta hata olması veya yargılama ve kararın adil bir şekilde yapıldığının ve güvenilirliğinin etkilendiği durumlarda kararı istinaf edebilir.Suç ve ceza arasında bir orantısızlık var ise bu durumda Savcı veya mahkûm olan kişi verilen cezayı istinaf edebilme hakkında sahiptir.İstinaf üzerine Mahkeme eğer mahkumiyetin tümünün veya bir bölümünün iptalini gerektirecek sebepler olduğu kanaatine varırsa Savcı ve mahkûm olan kişiyi dayandıkları gerekçelerini bildirmeye davet eder ve gerekirse bir karar ile mahkumiyeti kaldırır.
Aynı yöntem sadece mahkûmiyet kararının istinaf edildiği ve suç ve ceza arasında bir orantısızlık olması durumunda cezayı hafifletici nedenler olduğu kanısına varması durumunda da uygulanır[64].
Eğer İstinaf Kurulu istinaf usullerinin cezanın veya kararın güvenirliliğini etkileyecek bir şekilde, haksız olarak yapıldığı kararına varırsa veya itiraz edilen karar veya cezanın olaylardaki hatadan, yargılama ve hukuki bir hatadan dolayı ciddi şekilde etkilendiği düşüncesinde ise karar veya cezayı geri çevirir veya düzeltir veya farklı bir Mahkeme önünde yeni bir duruşmaya karar verebilir. Bu amaçlarla, İstinaf Kurulu davayı gönderen Mahkeme Kurulu’na konuyu inceleyip uygun bir rapor hazırlaması için iade eder veya kendisi karar vermek için delilleri toplar. Karar veya ceza sadece mahkûm olan kişi veya onun adına Savcı tarafından istinafedilmişse onun aleyhine bozulamaz[65].
Eğer yapılan istinaf sadece cezaya ilişkin ise ve İstinaf Kurulu verilen cezanın islenen suç ile orantılı olmadığı görüsünde ise bu durumda verilen cezayı statüye uygun olacak şekilde değiştirebilir[66].
İstinaf Kurulu’nun almış olduğu karar oyçokluğu ile alınır ve aleni yapılan yargılama sonucunda ilan edilir. Kararda hangi gerekçelere dayanıldığı ifade edilir. Eğer kararda oybirliği sağlanamamışsa çoğunluk ve azınlık görüşleri ayrı ayrı belirtilir, eğer hukuki sonunda farklı düşünenhâkim varsa bağımsız olarak görüsünü belirtebilir[67].
İstinaf Kurulu, beraat eden veya mahkûm olan kişinin yokluğunda kararını verebilir[68].
Mahkemenin yargılama neticesinde vermiş olduğu hüküm dışında bazı diğer kararlarının da istinafı kabil olduğu Roma Statüsü’nde belirtilmiştir. Binaenaleyh Mahkeme tarafından kabule ve yargı yetkisine ilişkin olarak verilen kararlar;tutuklanan,soruşturulan veya yargılanan şahsın serbest bırakılması veya serbest bırakılma talebinin reddedilmesi; veya hakkında araştırma yapılan bir kişinin salınması veya salınmasının engellenmesi hakkında verilen kararlar, Ön Yargılama Kurulu’nun kanıtın saklanması bakımından gerekli görülen önlemleri kendi inisiyatifiyle alması kararı, yargılamanın adil ve süratli bir şekilde yapılmasını veya yargılamanın sonucunu çok ciddi olarak etkileyebilecek olan kararlar , Mahkeme veya Ön Yargılama Kurulu’nun, İstinafKurulu’nun yargılamayı önemli şekilde ilerleteceği düşüncesiylealmış oldukları resmi kararlar istinafı kabil kararlardır[69].
Ön Yargılama Kurulu tarafından bir Taraf Devletin işbirliğinin kesinleşmediği durumlarda, Ön Yargılama Dairesi’nin o devletin olayda işbirliği taleplerine cevap verebilecek şekilde herhangi bir otoritesi kalmadığına veya adli sisteminin böyle bir işbirliğini yürütebilecek bir unsura sahip olmadığına karar vermesi halinde, Savcı’yı, mümkün olduğu ölçüde o devletin görüşlerini de dikkate alarak, o Taraf Devletin ülkesi içinde soruşturma icra etmeye yönelik belirli adımları atması hususunda yetkili kılması kararlarına karsı ilgili Devlet ve/veya Savcı Ön Yargılama Kurulu’nun izni ile istinaf edebilir. İstinaf talebi ivedilik ile görüşülür.
Mağdurların, sanığın veya 75’inci maddeye göre alınan karar ile olumsuz etkilenmiş iyi niyetle mal iktisap edenlerin temsilcileri, Usul ve Delil Kurallarında öngörüldüğü şekilde tazminat kararlarına karşı istinafa başvurabilirler.
3.6. Nihai Kararın Düzeltilmesi
Mahkûm olan sanık veya ölümü halinde eşleri, çocukları, ebeveynleri veya sanığın ölümü sırasında hayatta olan ve mahkûm olan sanığın talebini yerine getirmek amacıyla sanıktan açık yazılı talimat almış kişi veya bu kişi adına Savcı,Yargılama sırasında bulunmayan ve bulunmama durumu kısmen veya tamamen başvuruda bulunan taraftan kaynaklanmayan yeni deliller bulunması halinde,
- Yargılama sırasında muhtemelen değişik bir karar alınmasına yol açabileceği ispatlanmış yeterli derecede önemli olan yeni deliller bulunması halinde,
- Yargılama sırasında karara esas teşkil eden delilin yanlış, sahte veya değiştirilmiş olduğunun sonradan fark edilmesi halinde,
- Kararın alınmasına katılan yargıçlardan bir ya da daha fazlasının görevlerinden uzaklaştırılmalarını gerektirecek düzeyde ciddi bir yanlışlık yapması veya görevini ihmal etmiş olması halinde,
Nihai kararın veya cezanın düzeltilmesi için İstinaf Dairesi’ne başvurabilir[70].Bu durumda inceleme İstinaf Dairesi tarafından yapılır. İstinaf Dairesi asılsız bulduğu başvuruları reddeder. İstinaf Dairesi başvuruyu incelemeye değer bulursa, duruma göre Usul ve Delil Kuralları’nda belirtildiği şekilde tarafları dinledikten ve kararın gözden geçirilmesi gerekip gerekmediği sonucuna vardıktan sonra ilk Yargılama Dairesini tekrar toplayabilir, yeni bir Yargılama Dairesi teşkil edebilir veya konu ile ilgili yargı yetkisini kendi eline alabilir[71].
4.SONUÇ
Roma Statüsünde Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hukuki statüsüne, yargılama yetkisine, uygulanabilir hukuka, Mahkemenin oluşumu ve idaresine, soruşturma ve yargılama usullerine yer verilmiştir. Roma Statüsü sonrasında kabul edilen usul ve delil kuralları belgesi ve birtakımdüzenlemelerle detaylı olarak mahkemenin çalışma ve yargılama usulleri düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler ile soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ile saldırı suçu faillerinin yargılanmasını sağlamak amacıyla ön inceleme soruşturması, soruşturma, ön yargılama, yargılama, karar ve istinaf şeklinde aşamalarla adil yargılanma sağlayarak suçluların cezalandırılmasını hedef almışlardır.
Savcının soruşturmadan önce, yeterli delil, yargı yetkisi, tamamlayıcılık ve adaletin çıkarları gibi hususları göz önünde bulundurarak bir ön inceleme yapması gerekmekte, Soruşturma yapılırken hem suçlayıcı hem de hakaret edici kanıtları toplamaktadır. Ön Yargılama hakimleri, tutuklama emri çıkarmakta ve bir davanın yargılanabilmesi için yeterli delil bulunduğundan emin olmaktadırlar. Sonrasında yapılan esas yargılamada Duruşma hakimleri Savcı, Savunma ve Mağdur avukatlarının kanıtlarını ve savunmalarını dinlemekte, neticesinde bir karar vermektedirler. İstinaf hakimleri ise bu karara karşı Savcı veya Savunma itirazlarına ilişkin kararlar vermektedirler.
5.KAYNAKÇA
AKSAR, YusufUluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Ceza Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2003
Adalet Bakanlığı Aday Memur Hazırlayıcı Eğitimi Ceza Muhakemesi Ders Notu
KARAKEHYAHakan; Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uygulanabilir Hukuk, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Yıl 2008
ÖZKAN, Arda21. Yüzyılda Evrensel Bir Yargı Kuruluşu Olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi: Usul Kuralları, Yargılamalar ve Uluslararası Suçlar;Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Nisan 2016, Sayı:12
TEZCANDurmuş;ERDEMMustafa Ruhan;ÖNOKMurat; Uluslararası Ceza Hukuku, Seçkin Yayıncılık Ankara,2009
ULUSOY Orçun; Uluslararası Ceza Mahkemesi, İnsan Hakları Gündemi Derneği;Etki Matbaacılık Yayıncılık;İzmir, Haziran 2008
ÇEVRİMİÇİ KAYNAKLAR
AYDIN,Av. Hüseyin; Uluslararası Ceza Mahkemesinde Savcılık Kurumu, Erişim İçin:http://www.huseyinaydin.av.tr/files/makaleler/Savcilik.pdf (Erişim Tarihi 06.03.2019)
İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Çevrimiçi Erişim için Bkz: https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr (Erişim Tarihi:15.04.2019)
Roma Statüsü Metni Erişimiiçin:https://www.tbmm.gov.tr (Erişim Tarihi:15.04.2019)
SARIGÜZEL Hacı; Uluslararası Ceza Mahkemesi,Erişim İçin:http://dergipark.gov.tr/download/article-file/155556
T.C. Dış İşleri Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi:http://www.mfa.gov.tr(Erişim Tarihi:15.04.2019)
Uluslararası Ceza Mahkemesi Resmîİnternet Sitesi https://www.icc-cpi.int/ (Erişim Tarihi:15.04.2019)
Usul ve Delil Kuralları Belgesi İngilizceMetni Erişimi İçin;
Bkz: https://www.icc-cpi.int/iccdocs/pids/legal-texts/rulesprocedureevidenceeng.pdf
(Erişim Tarihi:15.04.2019)
[1]T.C. Dış İşleri Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi
[2] T.C. Dış İşleri Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi
[3]Roma Statüsü Metni; Erişim İçin Bkz: https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/mevzuat_CDRS.htm(Erişim Tarihi:06.03.2019)
[4]Rules ProcedureEvidence; İngilizce Metni; Erişim İçin Bkz: https://www.icc-cpi.int/iccdocs/pids/legal-texts/rulesprocedureevidenceeng.pdf
[5]RegulationsRegistry; İngilizce Metni; Erişim İçin Bkz: https://www.icc-cpi.int/resource-library/Documents/RegulationsRegistryEng.pdf
[6]Regulations Of The Court; Erişim için Bkz: https://www.icc-cpi.int(Erişim Tarihi:18.05.2020)
[7]Arda Özkan,21. Yüzyılda Evrensel Bir Yargı Kuruluşu Olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi: Usul Kuralları, Yargılamalar ve Uluslararası Suçlar;Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Nisan 2016, Sayı:12, s.178
[8]Uzun, 2003: 26’ dan aktaran; Arda Özkan, s.176
[9]Çevrimiçi Erişim için Bkz: https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr (Erişim Tarihi:15.04.2019)
[10] T.C. Dış İşleri Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi
[11]İngilizce Metin için Bkz :https://www.icc-cpi.int/(Erişim Tarihi:06.03.2019)
[12] ALİBABA A., Uluslararası Ceza Mahkemesinin Kuruluşu, AÜHF Dergisi, Yıl :2000, C :49, S. :1-4. ‘den aktaran International Criminal Court; Hacı SARIGÜZEL s.240
[13] ÖZKAN, s.193
[14] Çevrimiçi Erişim İçin Bkz: http://www.mfa.gov.tr/uluslararasi-ceza-divani-ve-turkiye.tr.mfa (Erişim Tarihi: 06.03.2019)
[15]Çevrimiçi Erişim İçin Bkz: http://www.uhdigm.adalet.gov.tr (Erişim Tarihi:06.03.2019)
[16]Bkz: Roma Statüsü m.34
[17]Uluslararası Ceza Hukuku; Prof.Dr. Durmuş TEZCAN, Doç.Dr. Mustafa Ruhan ERDEM, Yrd.Doç.Dr. Murat ÖNOK; Seçkin Yayıncılık; Ankara,2009; s.378
[18]UCM’nin Organları Hakkında İngilizce Metin İçin Bkz: https://www.icc-cpi.int/(Erişim Tarihi:06.03.2019)
[19]Adalet Bakanlığı Aday Memur Hazırlayıcı Eğitimi Ceza Muhakemesi Ders Notu s.2
[20]Kirsch, a.g.m., s.xlixvd.’ den aktaran Dr. Hakan KarakehyaUluslararası Ceza Mahkemesi̇ ve Uygulanabı̇lı̇r Hukuk Aühfd Yıl 2008 s.151
[21]Lee, a.g.m., s.lv; Schabas, a.g.e., s.195. den aktaran; KARAKEHYA, s.151
[22]Grant-Barker, A.G.E., S.354; Aksar, A.G.E., s.28. den aktaran; KARAKEHYA,s.151
[23]KARAKEHYA,s.152
[24] TURONE, G., The Rome Statute of TheInternatıonalCrımınalCourt : A Commentary, Volume II, Oxford UniversıtyPress, s. 1141. ‘den aktaran Av. Hüseyin Aydın, Uluslararası Ceza Mahkemesinde Savcılık Kurumu Çevrimiçi Erişim İçin Bkz: http://www.huseyinaydin.av.tr/files/makaleler/Savcilik.pdf (Erişim Tarihi 06.03.2019)
[25] İngilizce Detaylı Bilgi İçin Bkz:https://www.icc-cpi.int/about/Savcılık Ofisi(Erişim Tarihi 06.03.2019)
[26] Av. Hüseyin Aydın, http://www.huseyinaydin.av.tr/files/makaleler/Savcilik.pdf(Erişim Tarihi 18.05.2020)
[27]Roma Statüsü md.15/3
[28]Roma Statüsü md.17
[29]Roma Statüsü md.15/4
[30]Roma Statüsü md.15/5
[31]Roma Statüsü md.15/6
[32] Roma Statüsü Md. 15
[33] Av.Hüseyin AYDIN
[34] Av.Hüseyin AYDIN
[35]Roma Statüsü Md. 64
[36]Ön-Yargılama Kurulunun Görevleri ve Yetkileri için Bkz. Roma Statüsü Md. 56-57
[37]Ön Yargılama Bürosunca Tutuklama Emri veya Celpname Çıkartılması için Bkz: Roma Statüsü Md.58
[38]Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Ceza Usul Hukuku; Yusuf Aksar; Seçkin Yayınevi; Ocak 2003; s:113
[39]Uluslararası Ceza Mahkemesi; Orçun Ulusoy; İnsan Hakları Gündemi Derneği;Etki Matbaacılık Yayıncılık; İzmir, Haziran 2008; s.38
[40]Roma Statüsü Md.63
[41]Roma Statüsü Md.63/7
[42]Roma Statüsü Md.64/8-a
[43]Roma Statüsü Md.65
[44]Roma Statüsü Md.65
[45]Roma Statüsü Md.65
[46]Roma Statüsü Md.67
[47] İngilizce Metni İçin Bkz: https://www.icc-cpi.int/
[48]Roma Tüzüğü Md.68 (3)
[49]ICC Resmi Web Sitesi Erişimi İçin Bkz: https://www.trustfundforvictims.org/ Erişim Tarihi:13.04.2019
[50]Mağdurlar Hakkında Detaylı Bilgi İçin Bkz: https://www.icc-cpi.int/about/victims Erişim Tarihi:13.04.2019
[51]Regulations of theRegistry; md.55
[52] Tanıklar hakkında detaylı bilgi için Bkz: https://www.icc-cpi.int/about/witnesses (Erişim Tarihi: 13.04.2019)
[53]Roma Statüsü Md.74
[54]Roma Statüsü Md.78
[55] ULUSOY; s.39
[56]Roma Statüsü Md.85
[57]Roma Statüsü’nün 8’nci Bölümünde bu hususa değinilmiştir.Bazı kaynaklarda İstinaf aşaması bazı kaynaklarda ise temyiz aşaması olarak geçmektedir.Tarafımızca İstinaf Aşaması şeklinde açıklanması tercih edilmiştir.
[58] Uluslararası Ceza Hukuku; Prof.Dr. Durmuş TEZCAN, Doç.Dr. Mustafa Ruhan ERDEM, Yrd.Doç.Dr. Murat ÖNOK; Seçkin Yayıncılık; Ankara,2009; s.423
[59]TEZCAN, ERDEM, ÖNOK s.424
[60]Roma Statüsü Md.81; Beraat, Mahkûmiyet ve Ceza Kararlarının İstinafı
[61]Roma Statüsü Md.81/3-a
[62]Roma Statüsü Md.81/3-b
[63]Roma Statüsü Md.81/3
[64]Roma Statüsü Md.81
[65]Roma Statüsü Md.83/2
[66]Roma Statüsü Md.83/3
[67]Roma Statüsü Md.83/4
[68]Roma Statüsü Md.83/5
[69]Roma Statüsü Md.82
[70]Roma Statüsü Md.84/1
[71]Roma Statüsü Md.84/2
KISALTMALAR
ICC: International Criminal Court
UCM: Uluslararası Ceza Mahkemesi
OTP: Office of theProsecutor (Savcılık Ofisi)
Md: Madde
Mahkeme: Uluslararası Ceza Mahkemesi
***Tüm hakları saklıdır. Bu araştırma sırasında ICC’nin resmi internet sitesi, ilgili yönetmelikler ve Roma Statüsü’nden yararlanılmıştır.
ICC ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ
Last modified: Temmuz 20, 2020