Yazan: 1:00 pm
Kategori: Serbest Kürsü

Tahmini okuma süresi: 4 dakika

Gastronomide Yeni Trend: Veganlık

Gastronomide Yeni Trend: Veganlık

Vegan yiyeceklerin geçtiğimiz on yıldaki yaygınlığı, vegan bir dünyanın hayal olmaktan çıkıp mümkün bir gelecek olabileceğini göstermeye başlamıştır. Hayvan özgürleşmesi adıyla başlayan bu hareket gün geçtikçe dünya düzenin değişmesi, artan nüfus ve buna bağlı artan tüketim nedeniyle her geçen gün kaynakları azalan dünyada aslında bir çıkış kapısı olmaya başladı. Hayvan üretimi sırasındaki etik bakış açısına eklenen su tüketimi ve karbondioksit salınımı sorunları ile birlikte beslenme şeklimizi değiştirmemiz gerektiğini yine bu yıllarda görmeye başladık.

Doğru sebze seçildiğinde dönüm başına çok daha fazla protein üretilebileceği de bu yolla öğrenilmiş oldu. Soya bu sebzelerin en güzel ve en ucuzu. Her geçen gün navegan yiyeceklerin vegan varyasyonlarının çıktığını görüyoruz. Mutfak tekniklerinin doğru kullanımı ile hem lezzet hem besin değeri eksikliği yaşanmadan bir çok navegan ürün vegan tüketime uygun hale getirildi. Vegan köfte, vegan döner, tofu gibi ürünlerin yanı sıra bireysel yaratıcı kullanıma uygun bezelye ve soya lestinleri de satışa sunuldu. Bu ürünlerle yeni tarifler de üretilmeye başlandı ve bu tariflere kolay ulaşılabilecek uygulamalar tasarlandı.

Teknolojinin de desteği ile veganlık bir ütopyadan çok yakın bir geleceğe dönüştü. Yeni açılan vegan restoranların yanı sıra halihazırda hizmet veren işletmelerin de menülerinde vegan ürünlere yer vermemesi hatta bunları da çeşitlendirmesi ile aslında bu geleceğin yakın olduğunu söylemek mümkün. Kampüslerde üniversitelerin vegan kulüplerinin de desteği ve uzun süreli çabaları ile yemekhanelerde de değişimler yaşandı. Vegan restoranlar gastronomi dünyasının önemli ödüllerinden Michelin Yıldızı’nı da toplamaya başladı.

Gastronomide Yeni Trend: Veganlık
Vegan Yemek

Gastronomi alanında geçmişten gelen kültürümüz ve alışkanlıklarımız yüzünden aslında veganlık için oluşan en büyük tabu lezzet. Herhangi bir sebze yemeğinin bir et yemeğinden daha az lezzetli ya da besin değeri düşük gelmesinin sebebi de bir nebze bu. İkinci ve aslında anlatması en zor yargı ise besin içeriği ve doyurması. Bu noktada aslında bir sebze yemeği yendiğinde veya bir sebze proteini içeren öğün tüketildiğinde daha uzun süreli ve sindirim sistemini zorlamayan bir doyma gerçekleştiğini insanların fark etmesi önyargılarından dolayı ne yazık ki çok zor. İnsan vücudunun öncelikle diş yapısı ve bağırsak uzunluğu göze alındığında daha çok bitkisel tüketime uygun olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz.

Sağlık ve çevresel faktörlerin öneminin yanı sıra veganlıkta önemli konulardan bir diğeri ise etik. Hayvanseverlik kavramının yanlış yorumlandığı bir dönemde yaşıyoruz. Hamburgerimizden bir ısırık alırken evimizde beslediğimiz, adeta çocuğumuz gibi görüp büyüttüğümüz bir canlıdan  bahsedebiliyoruz. İşte bu noktada türkcülük kavramı devreye giriyor. Peter Singer “Neden Vegan?” adlı kitabında Richard Ryder’ın türcülük kavramına “Kendi türümüze yaptığımızda yanlış kabul edilecek davranışları başka türlere yapmaya hakkımızın olduğu inancı” olarak yer veriyor ve ilerleyen satırlarda  “Başka türler için endişe duymaktaysa öncelikle kendi türümüzün çoğunluğunun daha iyiye gitmesini sağlamakla meşgul olmak zorunda değil miyiz?” diye sorabileceğimize dikkat çekiyor. Buraya kadar geldiğinizde belki de bu soru size mantıklı geliyor. Ancak “tür” kelimesini “ırk” ile değiştirirsek sorunun bu kadar da masum olmadığını görmek mümkün.

Veganlar türcülükle ırkçılığı kıyaslamanın mantıklı olmadığını ikisinde de ayrım yapıldığını savunuyorlar. Nasıl bir insanın hakkı savunuluyorsa aynı şekilde bir hayvanın da hakkının savunulması gerektiğinden yanalar. Aslında baktığınızda kendini hiç savunamayan ve konuşamayan bir canlının yanında olmak daha doğru değil midir? Deneylere ses çıkarıldığı kadar büyük et üretim şirketlerine de ses çıkarılması gerektiğini ya da bir deneyde tavşan yerine sıçanların kullanılmasının iç rahatlatıcı bir şey olmadığını düşünüyorlar.

Türcülük aynı zamanda en çok gıda üretim sektöründe karşımıza çıkan bir olgu. Tükettiğimiz birçok ürünün arka planı düşündüğümüzden çok daha iç karartıcı ve acı dolu. Tek tek incelendiğinde süt, yumurta üretimlerinin her biri gösterildiği gibi yeşil çimenlerin içinde mutlu mesut değil dehşet verici.

Tüm bunların yanı sıra veganlık tabii ki bu kadar kolay özetlenecek ya da mantığı hemen oturtulacak bir olgu değil. Tek bir kitap okuyup bir belgesel izleyerek geçilecek bir yaşam stili hiç değil. Aksine uzun araştırmalar isteyen her geçen gün yeni şeyler öğrenip keşfedilecek uçsuz bucaksız bir alan. Ama dünya her geçen gün gözümüzün önünde buna doğru resmen koşarken göz ardı etmek doğru olmaz. Ufak tefek adımlar belki de gündelik hayatımızda ufak değişimlerle başlayarak bu yeni trendi yakalamak mümkün. Hiç kimseye tamamen vegan bir beslenmeye geçmesini ya da aktivist olması gerektiğini diretmek mantıklı değil, ancak oturduğunuz bir kafede vegan bir ürün için talep oluşturmak bile büyük bir adım.

Gastronomide Yeni Trend: Veganlık

Bu konuda ilgili olup nereden başlaması gerektiğini bilemeyen arkadaşlarımız olursa diye bir kaç kitap önerisi ve favori bir tarifimi bırakıyorum:

Peter Singer – Neden Vegan?

Peter Singer – Hayvan Özgürleşmesi

Zülal Kalkandelen – Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü

Carol J. Adams – Etin Cinsel Politikası

1 demet fesleğen

Kaju Pesto Sos (Kremalı) Makarna:

2-3 diş sarımsak

Zeytinyağı

Tuz

1/2 su bardağı kaju (fındık da kullanabilirsiniz)

Vegan Krema (opsiyonel)

Makarna

Tuz

Zeytinyağı

1 diş sarımsak

Gastronomide Yeni Trend: Veganlık
Kaju Pesto Sos (Kremalı) Makarna

Fesleğenlerimizi güzelce yıkayıp kurutup yapraklarını ayıkladıktan sonra kenara alıyoruz. Robotumuza bir miktar kajuyu tuzu ve sarımsakları alıp çektirdikten sonra fesleğenleri ekliyoruz ve üzerini örtecek kadar zeytinyağı ilave ediyoruz. Bu şekilde elimizdeki tüm malzeme bitene kadar devam ediyoruz. Cam kapta buzdolabında saklayabilir ve istediğiniz tarifte gönlünüzce kullanabilirsiniz.

Makarnamızı haşlayıp süzüyoruz ve yaklaşık 1 kepçe suyundan ayırıyoruz. Makarnamızı pişirdiğimiz tencereye; zeytinyağımızı döküp, sarımsağımızı ikiye bölüp, bu yağda biraz gezdirdikten sonra alıp pesto sosumuzu ekliyoruz. Biraz kavurup biraz makarna suyu ile sosumuzun kıvamını açıyoruz. Eğer kullanacaksak kremamızı da ekliyoruz ve ısındığında makarnamızı ekliyoruz. Sos tamamen karışınca alabilirsiniz. Afiyet olsun!

(Visited 253 times, 1 visits today)

Last modified: Ocak 18, 2023

Kapat
error: İçerik Korunmaktadır / Content is protected !!