Yazan: 12:03 pm
Kategori: Sanat, Serbest Kürsü, Sinema

Tahmini okuma süresi: 2 dakika

“Aluna (Bilinç) ~ Dünyayı kurtarmak için bir yolculuk”

Kolombiya’nın kuzeyinde, Sierra Nevada dağlarının eteklerinde ve Karayiplerin kıyısında 500 yıldan uzun süredir yaşayan Kogi halkı, Küçük Kardeş diye seslendiği ve aç gözlülüğü ile bilinen dünyanın diğer insanlarına bir mesaj bırakmak istiyor. Bunu 1990’daki ilk denemelerinden sonra ikinci kez, verecekleri mesajı çok daha ustaca tasarlayarak “Aluna” filmi ile yapıyorlar.

aluna

Kogiler, İnka ve Aztek dünyasından geriye kalan ve şehirleri bizim dünyamız tarafından “dokunulmamış” tek yerli uygarlık. Yaşadıkları dağ, Kolombiya-Karayip kıyılarında, Sierra Nevada de Santa Marta’nın denizden neredeyse 8000 mt. yükseklikte ve dünyanın denize kıyısı olan en yüksek dağı. Tüm iklimlerin yaşandığı, gezegenin minyatür bir versiyonu olan dağın eşsiz yapısı, her tür ekolojik bölgenin, dünyadaki bitki örtüsü ve hayvan türlerinin çoğunun yaşam bulabildiği, bir mikro kozmos oluşmasına olanak vermiş.

“Aluna” bir düşünsel süreç ya da bilinç…

Kogilerin bilgeleri, yani ruhani liderleri, yaşamlarının ilk 18 yıllarını, “Aluna” adını verdikleri kozmik bilinç ile iletişim kurmak üzere karanlıkta geçiriyorlar. Aluna, gerçekliği şekillendiren, tüm yaşamın ve zekânın kaynağını sağlayan bir düşünsel süreç ya da bilinç olarak tanımlanabilir. Karanlık bir mağarada geçen bu 18 yıldan sonra bu kişiler “Mamas” yani aydınlanmış kimseler oluyorlar. Görevlerini yerine getirebilmeleri için gizliliklerini koruyorlar. Fakat artık, modern dünyanın yıkıcı açgözlülüğü ve hırsı yüzünden görevlerini yerine getiremez olduklarına inanıyorlar. Ve şimdi hepimizin dinlemesini istedikleri yeni bir mesajları var.

Kogilere göre düşünce yoksa, hiçbir şey yok. Bu bir problem, çünkü bugün bizler sadece dünyayı talan etmekle kalmıyor, aynı zamanda onun içini boşaltıyoruz; hem mevcut fiziksel yapısını, hem de varoluşun temeli olan “bilinci” yok ederek…

Kogiler, kendilerinin dünyayı ve onun doğal ritmini korumakla görevli olduklarını düşünüyorlar. Ancak bundan birkaç on yıl önce, modern dünyanın “madencilik” ve “ormansızlaştırma” eylemleriyle bunun artık imkansızlaşmaya başladığını fark ettiler.

1990′da ortaya çıkıp, Alan Ereira ile işbirliği yapıyorlar ve 90 dakikalık bir BBC belgeseli hazırlıyorlar; bu belgeselde bizleri acilen değişmemiz gerektiği yönünde uyarmaya çalışıyorlar. Ve sonra tekrar kayıplara karışıyorlar…

Bu ilk film küresel bir başarı elde ediyor, hatta kabile insanları ve yerli halklar ile ilgili yapılmış filmler arasında en fazla ilgi görenlerden biri oluyor. 20 yılı aşkın bir süreç içinde defalarca -mesela sadece geçen sene ABD’de tam 30 kere!- çeşitli ülkelerde gösterimi yapılıyor. Bunun dışında Rio Konferansının gerçekleşmesine, İspanya Kralı‘nın Kogileri ziyaret etmesine, Kolombiyalı insanların bu topluluğa bakışlarının değişmesine yol açıyor.

Öyle ki bugün her yeni Kolombiya Başkanı, Kogilerin dağlarını ziyaret edip onların kutsamasına başvurmakta. Fakat şimdi Kogiler, Alan Ereira‘yı geri çağırmakta ve onların 30 yıl önce bize söylediklerini aslında hiç dinlememiş olduğumuzu anlatmaktalar. Bize “konuşulmasının”, yani sözcüklerin tek başına bizi değiştirmeye yetmediğini anlamışlar. Anlamışlar ki bizler kulaklarımızla değil, gözlerimizle öğreniyoruz. Yaklaşan kıyametin eşiğinde, Alan Ereira’dan onlarla yeni bir film yapmasını istediler. Bu filmde, kendi kutsal mekânlarının gizemlerine açılan tehlikeli bir yolculukla, bizim gerçeklik anlayışımızı değiştirebilmeyi umuyorlar.

İyi seyirler.

(Visited 269 times, 1 visits today)

Last modified: Nisan 22, 2021

Kapat
error: İçerik Korunmaktadır / Content is protected !!