ÖYLECE FANZİN 5. SAYI
Aşure dedik, aşurelenelim dedik, size aşure sayısı yaptık!
Bu kısa giriş niyetine kısmımızda siz değerli dostlarımıza aşurenin esprisini açıklamak istedik.
Aşure tabi insanların elindekileri birleştirip ortaya çıkardığı besleyici ve lezzetli bir tatlımızdır. Bedavadır, dağıtılır, karşılık beklenmeden yapılır, hiçbir sofranın da
yıldızı olma iddiası yoktur. İşte biz fark ettik ki biz bir aşureyiz. Bunu hem estetik bir açıdan keşfediyoruz hem de felsefi/politik açıdan. İdeolojik saflık beklentilerinin, yankı odalarının, arkadaş ve sosyal medya ortamlarının balonlarının tüm gözleri kör ettiği bu lanet kriz ortamındaysa gerçekten ihtiyaç olan bir şey olduğunu gözlemliyoruz.
Aşurelenelim dostlar!
Bu esprili, kavram üzerine kafa yorarken felsefi/politik bir kavram olarak “melezlenme” dikkatimizi çekti. Tabi bu postmodern bir kavram ve postmodernizm eleştirimiz buraya
sığmaz ama kısa bir girizgah yapmadan da ilerleyemeyiz. O zaman şurdan buyrun :
Yirmi birinci yüzyıl, post-modernite kavramıyla uzun süreli bir ilişkiye tanıklık
etmiş ve bu kavramın unutulup gideceği yönündeki beklentileri çöpe atmıştır.
Çok Kısa Bir Bakış
Postmodernizm 1960’lar ve 1970’lerde modernitenin büyük anlatılarına ve üst anlatılarına karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Nesnel hakikat fikrini reddeden postmodern düşünce, öznelliği, kültürel göreceliliği ve yerleşik normların yapısökümünü vurgular. Geleneksel sınırlara meydan okuyarak sanat ve gündelik hayat, gerçeklik ve simülasyon ayrımları gibi kategorileri bulanıklaştırır.
Siyasi melezleşme ise post kolonyal çalışmalarda öne çıkmış bir kavramdır ve
genellikle geleneksel kategorileri aşan, farklı ideolojilerin harmanlanmasını ifade eder. “Görünüşte” uyumsuz unsurların sentezini içerir, toplumu ve yönetişimi anlamak için
yeni çerçeveler yaratır. Fakat bu konudan postmodernist bir bakış açısıyla söz eden
veya hareket eden herkes yola çıktıkları prensipleri yitirmişlerdir. Bunun sebebiyse zaten postmodernizme içkindir.
Özgürlük anlayışımızı, umudu örgütleyişimizi, tarihi oluşturan sınıf savaşlarını metamodernizm veya kimlik politikaları gibi kavramlara feda etmeden de melezlenme mümkündür diyoruz. Bu düşünce bizi katı ideolojik sınırların ötesinde örgütlenmeyi yeniden hayal etmeye davet ediyor. Çağımızın diyalektik gerilimleri içinde yolumuzu bulurken, bu kesişen çerçevelerin hem sınırlarını hem de olanaklarını kabul ederek düşünceli bir diyalog içinde olmamız gerektiğine inanıyoruz.
İyi Okumalar!
Öylece Fanzini buradan indirebilirsiniz.
aşura aşure aşurelenmek baskaedebiyat baskasanat melezlenmek öylece öylece fanzin öylece fanzin 5. sayı öylece köyü
Last modified: Eylül 1, 2024