1-) Ayrımcılık Yasağı
Karşılaştırılabilir özne veya durumlar arasında, herhangi bir ayrımcılık temeline (ırk, inanç, dil, cinsiyet, cinsel yönelim, vatandaşlık, yaş, engellilik, ekonomik durum, siyasi veya felsefi görüş, vs.) dayanarak, objektif ve makul bir gerekçe olmaksızın eşitliği bozacak şekilde aynı veya farklı muamele uygulanmasına ayrımcılık diyebiliriz[1] Ayrımcılık çoğu anayasada ve bütün uluslararası insan hakları metinlerinde yasaklanmıştır. Eşitlik ilkesi anlayışıyla insan hakları anlayışının sürekli gelişip değiştiği kabul edilecek olursa, ayrımcılık yasağının kapsamının da genişleyebileceği öngörülebilir.[2]
Ayrımcılık yasağı eşitlik talebinin mecburi sonucudur.[3] Hukuksal ve toplumsal eşitlikten bahsedildiğinde kastedilen bireysel değil, kamusal alandaki haklar bağlamındaki eşitliktir. Eşitlik düşüncesi tarih boyunca verilen mücadeleler sonucu siyasal ve sosyal haklardan ekonomik haklara erişebilmiştir. [4]
İnsanların tarımsal faaliyetlere odaklanması sebebiyle yerleşik hayata geçtikleri, ilk mülkiyet anlayışının oluştuğu, ilk artı değerin ortaya çıktığı ve artı değerin sonraki nesillere aktarılarak güç farklılıklarının sürekli hale gelmesiyle birlikte sınıf ayrımının oluşmaya başladığı düşünülmektedir.[5] İlk devletlerin toplumsal sınıfların kontrolü amacıyla bir zorlama aygıtı olarak kuruldukları, toplumsal ve ekonomik gelişmeler neticesinde feodal devletlerin yerini ulus devletlerin aldığı ve ulus devlet anlayışının kapitalizmin siyasi ve coğrafi ihtiyaçlarına hizmet ettiği için ayrımcılığı yapısal bir problem haline getirdiği söylenebilir.[6]
Wallerstein’e göre kapitalizm geniş anlamdaki ırkçılığı emek sınıfının devamlı sömürüsü için bir zor aygıtı olarak kullanmakta ve sürekli olarak yeni “zenciler” yaratmaktadır.[7]
Mevcut kapitalist toplum sisteminin esasını, Felsefi kaynağı Aydınlanma düşüncesi, siyasi kaynağı Fransız Devrimi ve ekonomik kaynağı Sanayi Devrimi olan modernite oluşturur.[8] Modern kapitalist toplumlarda ayrımcılık yapısal bir problem olarak süregelmektedir.
Günümüz eşitlik anlayışı temel olarak şekli eşitlik ve maddi eşitlik anlayışı olarak ikiye ayrılmaktadır. Liberal eşitlik anlayışı yasal ve şekli eşitliği temel alırken, Marksist eşitlik anlayışı fiili ve maddi eşitliği amaçlar. [9] Marksistlerin eşitlikten anladığı kanun önünde eşitlikten ziyade pratikteki/sonuçlardaki eşitliktir. Bu eşitlik anlayışı yapısal ayrımcılıkların handikaplarını gidermek için devlete ödevler yükler.
Doğrudan ayrımcılık yasağı şekli eşitlik anlayışının uzantısıyken, dolaylı ayrımcılık maddi eşitlik anlayışının getirdiği bir kavramdır. Herkes için aynı şekilde uygulanan ve görünüşte tarafsız olan genel muamelelerin, herhangi bir meşru amaca dayandırılmadan, kimi özneler üzerinde görece daha fazla negatif etkiye sebep olması veya böylesi bir ihtimale sebep olması dolaylı ayrımcılıktır. Dolaylı ayrımcılık sonucunun doğmuş olması bahse konu uygulamanın amacından bağımsız olarak değerlendirilir. [10]
Ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesi Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi giriş kısmında, 1., 2., ve 7. maddelerinde; BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 2., 3., 20. ve 26. maddelerinde; BM Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi 2. ve 3. maddelerinde; 1969 tarihli BM Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşmesinde; BM 18 Nolu Genel Yorumu’nda; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 14. maddesinde ve EK 12 Nolu Protokol’de; Avrupa Konseyi’nin 1992 tarihli Ulusal Azınlıkların Korunması İçin Çerçeve Sözleşmesi’nde ve daha pek çok bölgesel ve uluslararası insan hakları belgesinde düzenlenmiştir. [11]
Türkiye de bu belgelerin çoğunu iç hukukta geçerli olacak şekilde kabul etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükteki anayasasının 10. maddesinde eşitlik ilkesi düzenlenirken Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesinde ayrımcılığı doğrudan suç olarak tanımlayarak ayrımcılık yasağının ihlali cezai müeyyideye bağlanmıştır.[12]
Ayrımcılık yasağının ihlali hukukun konusunu oluştursa da ayrımcılığın nedenleri toplumsal ve siyasi mecralardan doğar. Bu mecralarda siyasi ve ekonomik saiklerle önyargıların ve kalıpyargıların üretildiği görülür. Bunlardan ise nefret söylemleri doğar.
Nefret söylemleri dışlama, tahakküm ve nefret suçları gibi farklı görünüşlerdeki nefret eylemlerini doğurur. [13] Ayrımcılık ve nefret suçlarının doğal afetler ve savaşlar gibi kriz zamanlarında daha çıplak şekilde görülebildiği ve etkilerinin daha derin ve yaşamsal olduğu da bilinen bir gerçektir.
2-) 6-20 Şubat Depremlerinde Karşılaşılan Ayrımcılıklar
2.1-) Ayrımcılık Mağduru Gruplar
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri ile Hatay merkezli 20 Şubat depremleri süreçlerinde de ayrımcılığın ve nefret suçlarının maalesef her türlüsüyle karşılaşılmıştır. Sorumluluklarını yerine getirmeyen devlet ve hükümet yetkilileri, yaşanan ayrımcılığı engellemedikleri gibi bizzat pek çok ayrımcı uygulamaya da imza atmışlardır.
Depremler Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerini içine alan coğrafyada yaşanmıştır. Bu coğrafyanın yerlisi olan Aleviler (Kürt, Roman, Türk vd.) [14], Arap Aleviler (Nusayriler)[15], gayrimüslimler (Hristiyanlar, Yahudiler vd.)[16], Kürtler[17] ve Romanlar (Abdallar, Domlar, Romlar)[18] gibi azınlık grupları ile çocuklar[19], engelliler[20], göçmenler/mülteciler[21], kadınlar[22] ve LGBTİ+lar[23] gibi dezavantajlı gruplar deprem sonrası süreçte arama kurtarma, barınma, sağlık[24], temel yaşamsal ihtiyaç yardımı ve diğer alanlarda yoğun şekilde ayrımcılığa maruz kalmışlardır.[25] Ayrımcılık sebepleri bunlarla sınırlı kalmamış, muhalif görüşteki insanların yoğun yaşadığı yereller de ayrımcılığa maruz kalmıştır.
Özellikle yıkımın en fazla olduğu illerden Adıyaman’da Aleviler, Romanlar ve Kürtler; Gaziantep’te Aleviler, göçmenler/mülteciler ve Kürtler; Hatay’da Arap Aleviler, gayrimüslimler ve göçmenler/mülteciler; Kahramanmaraş’ta Aleviler, göçmenler/mülteciler, Romanlar ve Kürtler; Malatya’da Aleviler ve Kürtler ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Öte yandan göçmenler/mülteciler, Romanlar ve LGBTİ+lar afet bölgesindeki en hassas ve savunmasız gruplar olarak dikkat çekmişlerdir.
Afet öncesi hazırlıklar, afet sırasındaki önlemler, afet sonrası ilk müdahaleler, arama kurtarma, yardım dağıtımı, altyapı tahsisi ve koordinasyon alanlarında devlet kurumlarının çok ciddi seviyedeki eksikliklerinden ve yanlışlıklarından tüm depremzedeler etkilense de azınlık grupları ve dezavantajlı gruplar tüm bu olumsuzluklardan tercihi olarak çok daha fazla şekilde mağdur edilmişlerdir. [26] Afet bölgesinde yoğun şekilde karşılaşılan bu ayrımcılık, on binlerce insanın yaşamını yitirdiği ve pek çok şehrin yıkıldığı bölgedeki insanların acısını ve mağduriyetini katmerleştirmiştir.
2.2-) Karşılaşılan Başlıca Ayrımcılık Türleri
Deprem bölgesinde en yoğun karşılaşılan ayrımcılık türlerinin inanç temelli ayrımcılık ve vatandaşlık temelli ayrımcılık (göçmen/mülteci düşmanlığı) olduğu gözlemlenmiştir. Her iki ayrımcılık iradesinin de siyasi saiklerden beslendiği düşünülmektedir.
Şöyle ki; deprem bölgesinde yoğun şekilde yaşayan Alevi nüfusun AKP hükümetine oy vermediği bilinen bir gerçektir. Saray rejimi devletin imkanlarını kendisine muhalif olan Aleviler için kullanmaktansa, görece daha az hasar almış olsa dahi kendisini destekleyen Sunni bölgeler için kullanmayı tercih etmiştir. Arama kurtarma ve yardım dağıtımı faaliyetlerinin bu saikle dağıtıldığı pek çok depremzede tarafından dile getirilmektedir. Hatta öyle ki Alevilerin yoğun yaşadığı yerlere gönderilen arama kurtarma ekiplerinin ve yardım araçlarının istikametlerinin kamu personellerince değiştirilerek Sunnilerin yoğun yaşadığı bölgelere yönlendirildiğine ilişkin pek çok aktarım alınmıştır. Alevilere yönelik ayrımcılığın temeli hem inanca hem de siyasi düşünceye dayandığı için bu bağlamda çoklu ayrımcılıktan bahsedilebilir.
Bununla birlikte saray rejiminin iktidar ortağı olan milliyetçi bloğun da etkisiyle göçmenlere ve mültecilere yönelik de yoğun şekilde ayrımcılık yapıldığı ve nefret suçları işlendiği görülmüştür. Afetle mücadele konusunda ciddi şekilde sınıfta kalan hükümetin acılı halkın öfkesini başka yöne kanalize etmek amacıyla bölgedeki göçmenleri/mültecileri hedef gösterdiği düşünülmektedir. Henüz arama kurtarma faaliyetlerinin çok başlarındayken kamuoyunun ilgisi Suriyeli göçmenlerin yağma yaptıkları şeklindeki yapay bir gündeme çekilmeye çalışılmıştır. On binlerce insanın ihmaller sebebiyle canlarını kaybetmesine ve hayatta kalanların ihtiyaçlarının karşılanmamasına karşı duyulan toplumsal öfkede göçmenler/mülteciler günah keçisi haline getirilmek istenmiştir.
Bu iki grubun yanı sıra Romanlar ve Kürtler ırk temelli ayrımcılığa; kadınlar cinsiyet temelli ayrımcılığa; LGBTİ+lar cinsel kimlik ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığa, çocuklar ve yaşlılar yaş temelli ayrımcılığa; engelliler ve hastalar da sağlık temelli ayrımcılığa maruz kalmışlardır.
Romanlar da göçmenler/mülteciler gibi sınıflı toplumun en alt ekonomik grubunun bileşenleri olduğundan yoğun şekilde yağmacılıkla suçlanmışlardır. Her iki gruptan bireyler de diğer bireyler gibi deprem sonrasında hayatta kalabilmek için zorunluluk hali gereği yaşamsal ihtiyaçlarını mümkün olan en kolay şekilde karşılamak zorunda kalsalar da diğer gruplardan farklı olarak kimlikleri ve ekonomik sınıfları sebebiyle yağmacılık yaftasıyla iftiralara ve şiddet eylemlerine maruz kalmışlardır.
Bir başka ırk temelli ayrımcılığa maruz kalan grup olan Kürtler, depremden etkilenen çoğu bölgede Alevi inancına mensup olduklarından çoklu ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Bu iki azınlık grubunun her ikisine birden mensup olunması maruz kalınan ayrımcılığı da perçinlemiştir. Ancak diğer inançlara mensup Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerin depremden görece az etkilenmiş olmaları hasebiyle niceliksel olarak bu hususta yoğun bir ayrımcılık yaşandığına dair güncel ve özgün bir veriye ulaşılamamıştır. Bununla birlikte 2011 Van depremlerinde Kürtlerin yoğun şekilde ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kaldığı hatırlanmaktadır.[27]
Depremlerden sağ kurtulan LGBT+ların ise cinsel kimlik ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığa maruz bırakıldıkları görülmüştür. Deprem sonrası yapılan temel yaşamsal ihtiyaçlara yönelik yardımlardan uzun süre yararlanamayan LGBTİ+lardan şanslı olanları büyük şehirlere göçebilmişlerdir. Saray rejiminin bu gruba karşı körüklemiş olduğu nefret afet sonrası kriz anında keskinleşmiş şekilde hissedilmiştir.
Yukarıda sayılan tüm ayrımcılık mağduru gruplar temel olarak mensup oldukları grup sebebiyle doğrudan ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ve hastalar ise sahip oldukları dezavantajlar gözetilmediği için temel olarak dolaylı ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Afet ve sonraki süreçte özel ihtiyaçları gözetilmeyen dezavantajlı grup mensupları, sosyal devlete yüklenen vatandaşlarının temel ihtiyaçlarının insan onuruna yaraşır şekilde karşılanması ödevinin ihlali sebebiyle dolaylı ayrımcılık mağduru olmuşlardır.
Engellilerin arama kurtarma çalışmalarında gözetilmemesinden tutun da kadınların ve çocukların özel ihtiyaçlarının yardım dağıtımı faaliyetinde göz ardı edilmesine kadar tüm ihmaller bu bağlamda değerlendirilebilir. Kadınların maruz kaldığı sistematik ayrımcılık başta olmak üzere, bu başlıktaki her bir dezavantaj grubu ayrı birer çalışma gerektiriyor olup, çalışmamızda yalnızca bu tespitle yetinilecektir.
2.3-) Yaşanan Ayrımcılıklardan Örnekler
- Adıyaman Baro Sekreteri Av. Erol Dede: “Alevi köyleri olduğu için dış kapının dış mandalı gibiyiz. En son müdahalede en son yardımın geldiği yer. En son artarsa yaparız dedikleri bir yer. Ondan dolayı da hiçbir şekilde, hiçbir çalışma yapılmamış.”[28]
- Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe: “İnsanların ‘yan köye battaniye gitti bize gelmedi şu sokağa erzak, gıda yardımı gitti bize gelmedi’ türünden verdiği örneklerin sayısı çoktu… Hatay’a gittik. Sanırım Samandağ ilçesiydi… Burada Alevi evlerinin es geçilip Sünni kesimlere yardım gittiğine şahit olduk ne yazıkki… TIR’larımızın çoğu sınırlarda, gümrüklerde uzunca süre bekletildi. Bazılarına gümrüklerde bazılarında girişlerdeki kontrol noktalarında AFAD tarafından el kondu.”[29]
- Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı İsmet Kurt: “Bir ayırımcılık hissediyoruz. Bunu inkar etmiyoruz… TIR’ların durdurulması, AFAD’a aktarılması. Biz bu ülkenin insanlarıyız, burada yaşıyoruz. “[30]
- Gazeteci Murat Bayar’ın haber kaynağı : “Kesinlikle Hataya’a özel bir ayrımcılık var. Partizanlık, liyakatsızlık ve dahası mezhepçilik var…İzmir’den 500 çadır yardımını kente götürürken, resmi yetkililer bu malzemeyiOsmaniye’ye götürdü. Nedeni, Hatay’a çadır girsin istenmiyor!“[31]
- Elbistan Hasanali Mahallesi’nden Kürt Alevisi depremzede Leyla Aksu: “Biz kimseye ulaşamadık. Devlet de bize el uzatmadı, yolları açmadılar. … Ayrımcılık yapıldığını düşünüyorum. Bana bir el uzatılmamış, bir yardım edilmemişse elbette ben böyle düşünürüm.”[32]
- Adıyaman Merkez ilçesinin Kayalık Mahllesi’nden Roman depremzede Nazlı Konalca: “Yemeğimiz yok. .. ‘Siz çingenesiniz, Karaçisiniz’ diyip bizi ayrı yerde tutuyorlar. Su istediğimizde yine aynı şekilde, ‘Her birine bir küp su verin’ diyorlar ya da bize ‘Siz de gelin alın’ demiyorlar. Bize yardım etmiyorlar. Herkese çadır ve konteyner vermeye başladılar bize getirmediler… Ayrımcılık yapılıyor. Uzak yerlerden gelip burada hırsızlık yapılıyor ama suçlanan biz oluyoruz. Ama biz öyle şeyler yapmıyoruz.”[33]
- Ekmek ve Gül, Depremzede Çocukların 23 Nisan’ı :” Ekonomik açıdan da ağır koşullar altında olan mülteciler ayrımcılığa uğrarken, medya kanalıyla da yaygınlaştırılan ırkçılık mülteci çocukların güvenliğini de riske atıyor.”[34]
- Gülgün Erdoğan Tosun, Engelliler ve Deprem: “Engelli bireyler… kuşkusuz dayanma güçleri ve seslerini duyurabilme becerileri daha azdı… Enkazdan sağ kurtulan engelli bireylerin ihtiyaçlarına uygun tuvalet, barınma, yiyecek, su ve ilaç temin edilmesi büyük bir zorluk oluşturdu.”
- Göç Araştırmaları Derneği, Göç ve Deprem: “Suriyelilerin deprem sonrasında çadır kentlerden, mahallelerden, Geçici Barınma Merkezlerinden ve kimi zaman devletin yerleştirdiği yerlerden bile tekrar tekrar çıkarıldıklarını gördük.”
- Eşitlik İçin Kadın Platformu, 6 Şubat 2023 Depremleri: “Özetle; kadınlar ve çocuklar günlerce karanlık şehirlerde, şiddet ve cinsel saldırı tehdidi altında yaşamak zorunda bırakıldı.”[35]
- Antakyalı depremzede Seyhan: “Sıcak bir çorba içeyim dedim. Ama bir yandan kendimi kamufle etmek zorundayım. Ağzımı, yüzümü kapatıyorum ki trans olduğumu anlamasınlar.“[36]
3-) Eşitlik Mücadelesi
Senenin belki de en soğuk ve havası en çetin günüydü. Depremin olduğunu duyar duymaz arama kurtarma ve ilk yardım bilenler öncelikli olmak üzere aralarında derneğimiz üyesi meslektaşların da olduğu gönüllü ekipleri oluşturuldu hemen.
Ayrımcılık daha yaşadığımız şehirden çıkmadan başladı. Muktedirlerin türlü ikincil faaliyeti için kullanılabilen kamuya ait ulaşım araçları yüz binlerce insanın etkilendiği bir afette ulaşılmaz olmuşlardı. En hızlı şekilde toparlanan gönüllü arama kurtarma ve ilk yardım ekipleri için araç bulabilmemiz saatlerimizi aldı. Bulduğumuz araçların da valilik tarafından şehirden çıkışlarının engellendiğini öğrendik.
Zar zor ve neredeyse gizlice şehirden çıkabilsek de çok basit müdahalelerle çözülebilecek kar kaynaklı ve ihmale dayanan yol kapanmaları sebebiyle İzmir’den Hatay’a 30 saatte varabildik. Aynı otobüste yolculuk ettiğimiz gönüllü bir arama kurtarma topluluğunun talebine rağmen AFAD’ın talimatı sebebiyle Hatay’a gönderilmediğine de şahit olduk.
Deprem bölgesinde yukarıda da aktarıldığı üzere ihmalin, ayrımcılığın, zorbalığın, yalancılığın ve hainliğin her türlüsünü de; dayanışmanın ve umudun her türlüsünü de gördük ve yaşadık.
Yurdun ve dünyanın dört bir yanından arama kurtarma, ilk yardım ve yardım dağıtımına gelen pek çok güzel yürekli insanla birlikte, afetzedeyken bile nezaketten ve alçak gönüllülükten taviz vermeyen kalender halkımızla olabildiğince dayanışma gösterdik. Tekrardan gördük ki “Dayanışma ezilenlerin nezaketidir”.
Muktedirlerin pek çok farklı görünüşte olup aslında tek bir yanılgıdan doğan; kendilerini diğer canlılardan ve geniş anlamda varlığın geri kalanından üstün gören anlayışının altında ezilenlerin vermek zorunda olduğu başat mücadeledir eşitlik kavgası.
Zalimin zulmüne inat, hayatı yaşanılabilir kılmak için öteden beri süregelen eşitlik mücadelesi aydınlık gönüllerde, bükülmez bileklerde ve devrimci gülüşlerde taşınmaya devam edecek.
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
- Bu yazı Çağımızda Hukuk ve Toplum Dergisi’nin “Asrın Felaketi Değil Kapitalizmin Krizi” dosya konulu 32/2. sayısı için kaleme alınmış olup 02.06.2023 tarihinde yayımlanmıştır.
[1] Ülkü Doğanay, “Ayrımcılık, Söylem ve Medya”, Ayrımcılığın Yüzleri, (Der. Ülkü Doğanay), Kapasite Geliştirme Derneği, Ankara, 2018, s.17.; David J. Harris ve diğerleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, çev. Mehveş Bingöllü Kılcı ve Ulaş Karan, 1. Baskı, Avrupa Konseyi, Ankara, 2013, s.599.
[2] Ulaş Karan, “Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı: Hukuksal Çerçeve”, Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar, (Der. Kenan Çayır ve Müge Ayan Ceyhan), 1. Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2012,.136.
[3] Mesut Gülmez, İnsan Hakları ve Avrupa Birliği Hukukunda Ayrımcılığın Kaldırılması ve Türkiye, 1. Baskı, Belediye-İş Yayınları, Ankara, 2009, s.4.
[4] Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi, 2. Basım, Remzi kitabevi, İstanbul, 1974, ss. 107-110.; Ensari Yücel, Uluslararası ve Avrupa Konseyi Belgelerinde, Avrupa Birliği ve Türk Hukukunda Ayrımcılık Yasağı ve Denetimi, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2015 ss.7-12.; Mehmet Merdan Hekimoğlu, “İnsan Haklarının Tarihsel Perspektif İçerisindeki Gelişimi”, Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, Balıkesir, 2003, ss. 75, 76.
[5] Mehmet Tevfik Özcan, Modern Toplum ve Hukuk Devleti, 1. Baskı, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2008, ss.11-14.; Aslı Kayhan, “Toplumsal Eşitsizlikler ve Ayrımcılık”, Uluslararası Ayrımcılık Konferansı, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, İstanbul, 26-27 Mayıs 218, s. 131.; İlyas Coşkun, Ayrımcılık Yasağı Bağlamında Devletin Negatif ve Pozitif Yükümlülükleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2015, s.6.,
[6] Özcan, ss. 49-62; Kayhan, s. 131.
[7] Immanuel Wallerstein, “Kapitalizmin İdeolojik Gerilimleri: Irkçılık ve Cinsiyetçilik Karşısında Evrenselcilik”, Irk, Ulus, Sınıf: Belirsiz Kimlikler, çev. Nazlı Ökten, Metis Yayınları, İstanbul, 2000, ss.39-49.’den aktaran; Hatice Çoban Keneş, “İdeolojik Bir İnşa Olarak Yeni Irkçılık: Günümüz Irkçılığını Tartışmak, Anlamak ve Adlandırmak”, Ayrımcılığın Yüzleri, (Der. Ülkü Doğanay), Kapasite Geliştirme Derneği, Ankara, 2018, ss. 41, 42.
[8]Serkan Ekiz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Kapsamında Din ve İnanç Özgürlüğü, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2007, ss. 17-26.; Arus Yumul, “Ötekiliği Bedenlere Kaydetmek”, Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar, (Der. Kenan Çayır ve Müge Ayan Ceyhan), 1. Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2012, ss. 90, 91.
[9] Zafer Gören, “Genel Eşitlik İlkesi”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 3, 2016, s. 3281.; Sandra Fredman, Discrimination Law, 2nd Edition, Oxford University Press, New York, 2011, ss. 7-15.
[10] Aytekin Aktaş, AİHM Kararları Işığında İnanç Temelli Ayrımcılık Yasağı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2022, s. 89.
[11] Aktaş, ss. 6-49.
[12] Ulaş Karan, “Türk Hukukunda Ayrımcılık Yasağı ve Türk Ceza Kanununun 122. Maddesinin Uygulanabilirliği”, TBB Dergisi, Sayı 73, 2007, ss. 155-160.
[13] Mustafa Kemal Coşkun ve Ercan Şen, Türkiye’de Ayrımcılık Algısı ve Hak Arama Mekanizmalarına Başvuru Sürecinde Karşılaşılan Engeller, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Ekim 2020, s. 3669
[14]https://pirha.org/alevi-koylerine-ayrimcilik-uygulaniyor-video-370095.html/09/04/2023/; https://haber.sol.org.tr/haber/depremde-alevi-koylerine-yardim-dagitilirken-ayrimcilik-yapildi-mi-367126; https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/090220239
[15] https://www.toplumsal.com.tr/gundem/depremde-tum-oklar-hatay-i-gosteriyor-h106495.html
[16] https://cagdashukukcular.org/wp-content/uploads/2023/03/HATAY-CHD-Deprem-Gozlem-Raporu.pdf
[17] http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/199253
[18]https://www.sivilsayfalar.org/raporlar/romani-godi-kahramanmaras-depreminin-roman-gruplarinin-uzerine-etkisi-bilgi-notu/; https://www.politikyol.com/ayrimcilik-bitmiyor/; https://media4democracy.org/news/deprem-blgesinin-tekileri-gmenler-ingeneler
[19]https://ekmekvegul.net/storage/documents/FTSHiQaW9naiNmaIm23Tn1g56QM1L42zFD2VA9XV.pdf; https://www.cocukvakfi.org.tr/cocuk-vakfindan-deprem-ozelinde-3-rapor-1-sosyal-sorumluluk-projesi-ve-deprem-ve-cocuk-ozel-sayisi-hazirlaniyor/; https://www.gazeteduvar.com.tr/9-depremzede-cocuk-ismailaga-cemaati-tarafindan-isletilen-kuran-kursuna-verildi-haber-1605281
[20]https://www.politikyol.com/engelliler-ve-deprem/;https://www.gazeteduvar.com.tr/depremde-engelli-olmak-ayri-cadir-tekerlekli-sandalye-tuvalet-ihtiyaci-haber-1604034
[21]https://gocarastirmalaridernegi.org/attachments/article/311/G%C3%B6%C3%A7%20ve%20Deprem%20-%20Durum%20Tespit%20Raporu.pdf
[22]https://esik.org.tr/s/2547/i/ESIK_DepremRaporu_TCE_BakisAcisindan_GelecegeNotlar.pdf; https://morcati.org.tr/izleme-raporlari/depremden-etkilenen-bolgede-kadina-yonelik-siddetle-mucadele-mekanizmalari/; https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/afetzede-kadinlar-sorunlarimiz-buyuk-ihtiyaclarimiz-karsilanmiyor-guvende-hissetmiyoruz-2052571
[23]https://bianet.org/system/uploads/1/files/attachments/000/003/747/original/DEPREM_SONRASI_GEC%CC%A7I%CC%87CI%CC%87_BARINMA_MEKANLARI.pdf?1678447144; https://ekmekvegul.net/gundem/depremin-ardindan-ayrimcilik-buyuyor-depremzede-lgbtiler-neler-yasiyor; https://t24.com.tr/yazarlar/yildiz-tar-insan-manzaralari/depremde-katmerlenen-ayrimcilik-agzimi-yuzumu-kapatiyordum-trans-oldugumu-anlamasinlar-diye,38760
[24] https://www.gazeteduvar.com.tr/fincanci-deprem-bolgesinde-saglik-hizmetinde-ayrimcilik-var-haber-1605380
[25]https://www.ihd.org.tr/hatay-ili-deprem-raporu/;https://gazetekarinca.com/gazeteci-iskit-ve-arslan-deprem-bolgesinde-ihtiyaclar-hala-giderilmedi-ayrimcilik-var/;https://t24.com.tr/yazarlar/candan-yildiz/ayrimcilik-deprem-bile-sarsmiyor-bildiginiz-gibi-degil,38841; https://kadinininsanhaklari.org/6-subat-depremlerine-iliskin-birincil-tespitler-ve-acil-talepler/; https://hdp.org.tr/tr/deprem-bolgesindeki-1512-muhtar-ile-gorustuk/17159/.
[26] https://baskamecra.com/guncel-deprem-raporlari/; https://www.esithaklar.org/wp-content/uploads/2023/03/6-SUBAT-2023-KAHRAMANMARAS-PAZARCIK-VE-ELBISTAN-DEPREMLERI-ON-GOZLEM-RAPORU-SON-HALI.pdf; https://xfs2.ikon-x.com.tr/ses/2023/04/SES-IKINCI-AY-DEPREM-INCELEME-RAPORU.pdf; https://tip.org.tr/wpcontent/uploads/2023/03/Turkiye-Isci-Partisi-Deprem-Suclari-Raporu-2023.pdf; https://umutsen.org/index.php/deprem-gozlem-raporu/; https://www.amnesty.org.tr/icerik/turkiyesuriye-6-subat-depremleri-hakkinda-insan-haklari-odakli-bir-degerlendirme; https://ilerihaber.org/icerik/maden-muhendisleri-odasindan-deprem-raporu-150835; https://ilerihaber.org/icerik/maden-muhendisleri-odasindan-deprem-raporu-150835
[27] Hatice Çoban Keneş, “Depremin Görünürleştirdiği Yeni Irkçı Söylemler: “İlahi Adalet” ve “Kürt Depremi” ”, İletişim: Araştırmaları Dergisi, Cilt 9, Sayı 1-2, 2011, ss. 47-72.
[28] https://pirha.org/alevi-koylerine-ayrimcilik-uygulaniyor-video-370095.html/09/04/2023/
[29] https://haber.sol.org.tr/haber/depremde-alevi-koylerine-yardim-dagitilirken-ayrimcilik-yapildi-mi-367126
[30] https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/090220239
[31] https://www.toplumsal.com.tr/gundem/depremde-tum-oklar-hatay-i-gosteriyor-h106495.html
[32] http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/199253
[33] https://media4democracy.org/news/deprem-blgesinin-tekileri-gmenler-ingeneler
[34] https://ekmekvegul.net/storage/documents/FTSHiQaW9naiNmaIm23Tn1g56QM1L42zFD2VA9XV.pdf
[35] https://esik.org.tr/s/2547/i/ESIK_DepremRaporu_TCE_BakisAcisindan_GelecegeNotlar.pdf
[36] https://t24.com.tr/yazarlar/yildiz-tar-insan-manzaralari/depremde-katmerlenen-ayrimcilik-agzimi-yuzumu-kapatiyordum-trans-oldugumu-anlamasinlar-diye,38760
6 şubat depremi ayrımcılık ayrımcılık mağduru gruplar ayrımcılık türleri ayrımcılık yasağı aytekin aktaş çhd deprem depremde ayrımcılık doğal afet eşitlik eşitlik mücadelesi hatay depremi kahramanmaraş depremi
Last modified: Ağustos 30, 2023