Olmayan birini arıyorum, buralardan geçti ya da geçecek biliyorum.
Gördüğüm anda anlayacağım kadar çok iyi tanıyorum onu aslında.
Kahverengi gözleri var ama ne kahverengi, çipil çipil.
Elleri var,
müzisyen, marangoz, sigara saran, saçımı kulağımın arkasına atan,
üstü yumuşak içi biraz nasırlı elleri.
Omuzları çıkık, kendinden emin, gösterişten uzak.
Ayakkabıları eskimiş biraz yürümekten.
Şarkı söyler, dans eder, kadını belinden sarar.
Ahh ama ne güzel sarar!
Ayakları yere basmaya başladığından beri pek çok yere götürmüştür onu.
Gittiği yerlerden başka kadınların kokuları sinmiş üzerine,
duaları ve küfürleri ise ruhunun peşinde teneke kutuları gibi tıngırdamakta!
Göz göze gelmelerimizdeki o, ‘açık tren kapısından tek elle dışarı sarkmak’ hissini veren şey de budur,
“bırakayım ellerimi ama düşmeyeyim” arzusu, gitler, geller.
Ve aslında biz aşıklar biliriz ki bu gayet mümkündür!
Trenleri, kapıları bırakıp, alt dudağının o hınzır kıvrımından tutacağım seni,
dudaklarımla,
en sevdiğin gülümsemem belirecek yüzümde,
gözüm gözüne denk düşecek tam, bırakıyorum ellerimi,
Tut!
5 Eylül 2019
Peregrine
absürdromantizm arayis baska edebiyat olmayan biri şiir
Last modified: Ağustos 27, 2020