SANATSAL DENEMELER
İnsanlık, dünya tarihindeki en rahat ve en teknolojik zamanını yaşıyor. Bulunduğumuz zaman; savaşların, afetlerin ve salgınların en az yaşandığı, ölümlerin nüfusun oranına göre çok düşük olduğu bir zaman dilimidir. Gerçeği, bilgi ve onun gücünde bulacağını gören insanlar başarmıştır bunu. Şanslı bir kuşağız. Belki bizimle birlikte birkaç kuşak daha iyi zamanlarını yaşayacak ve günümüzde başgösteren korona-virüs salgını gibi daha başka salgın, afet ve ölümcül savaşalara gebe kalacaktır dünya.
İnsan, havadaki oksijen oranının yalnızca %19-%22 arasında olması durumunda yaşamını sürdürebiliyor. Günümüzün teknolojisi, oksijen oranlarını kolaylıkla değiştiribilecek olanak ve yeteneğe sahiptir. Bunun yanında dünyayı birkaç günde yerle bir edebilecek silah teknolojisine…
Zaten doğal yaşamı yavaş yavaş öldürüyoruz. Teknik üstünlüğün kötüye kullanıldığını düşünürsek tehlike, düşleyemeceğimiz kadar büyüktür. Bu yüzden, gerçeği bilgide bulacağına inanan ve bu bilgiyi en yararlı şekilde kullanabilecek duyarlı insana, yatırım yapmalıyız. Seven ve olumlu duygu taşıyan insana varmalıyız. Sevgi dolu insana varmak için en etkili yöntem, sanat ve sanatsal ortamın etkin olmasıdır, diye düşünüyorum. Denemelerimin, magazinsel söylemler yerine sanata ve sanatın ayrıntısına yönelik olması bundandır. Ara sıra tırmalıyorum güncel olayları ancak bilindiği gibi durum sanıldığından kötü. Bu tümce, tarihe yazılmak üzere not olsun. Düşündüğünü yazmaktan korkar duruma düşürülmüş toplumlar, toplam aklıyla sorun yaşıyor demektir.
Kitabımın adını, Sanatsal Denemeler koydum. Türkçe; konuşma ezgisiyle, dilbilgisi yapısıyla, kavram-terim-sözcüklerin biribirini doğurabilme yeteneğiyle, köküyle, ekiyle, oldukça güzel bir dil. Hareket, olgu, olay, duygu durumu gibi bazı yerlerde boşluklar olabiliyor. Eklemli bir dil, kabul ediyorum ancak beynin en az veriyle anlamlandırma yeteneğine karşı anlatım kolaylıklarının geliştirilmesi gerekir. Neyse bu derin bir konu, iyisi mi çok ayrıntıya girmeyelim. Ayrıca bazı durumlarda eski kavram, terim ve sözcükleri kullanmak zorunda kalıyorum. Yenileri, istediğimiz derin anlamı doğuramıyor. Örneğin biat sözcüğü yerine. Veya sanatsal denemeler dediğimizde, sanat içerikli denemelerden mi, yoksa sanata yönelik denemelerden mi söz edilmektedir? Sanata dair diyebilirdim; dair, sözcüğünü sevmiyorum. Ne yapmalıyım?
Her ne kadar önsöz yazıyor olsam da sınır ve kurallar olmasın istiyorum; gönlümce yazabileyim. Denemeyi, koşulsuz olduğu için seviyorum. Öyle gibi de öyle değil işte. Deneme; deneyim ister, felsefî derinlik ister, sanat bilgisi ister, yaşam bilgisi ister, farklı görmeyi ve duymayı ister. Çoğunluğun yaptığı gibi magazinsel şeyler yazacaksam kağıda yazık olur, okurun zamanına yazık olur, diye düşünürüm.
Denemelerim, sanata yöneliktir. Eğri oturalım ve doğru konuşalım. Günümüzdekiler gibi taraftarlık, sadakat ve biat temelli işler benim alanım değil. Bilim ve sanat, insanlığın ortak dilidir. Bunlar ne diyorsa o. Ortalarda dolaşan bilgilerden derleme değil yaptığım iş. Uzun bir yolculuğun kısa duraklarıdır. Amacım, sorgulayıcı bir yaklaşımla, sanat bilimi ve şiir sanatının ayrıntılarını sanatseverlerin bilgisine sunmaktır. Türk sanatı ve Türk şiirinin, özellikle sanat felsefesinin; söylemlerden kurtarılıp çağdaş ve evrensel değer üretmesine katkı sağlamaktır.
Denemenin kısasına merak sardım son günlerde. Neden biliyor musunuz? Uzun metinleri okuyamamak gibi bir sorunumuz var artık. Günümüz teknolojisi ve hızı, böyle bir sorun yarattı. Bu nedenle olabildiğince kısa deneme denedim. Şöyle bir göz atarsınız. Okumasanız bile sayfayı açıp kapar gibi yaparsanız yeterlidir; günümüz istatistiki verileri böyle tutuluyor. Tüm zamanlardaki okurlarıma saygılarımı sunarım.
28 Ekim 2020 Narlıdere/İZMİR
NEDEN SAYISAL KİTAP (E-KİTAP)?
İki sayısal (e-kitap) deneme kitabı ve bir görsel-sayısal şiir kitabımı, sanal ortamda yayımladım. İmgelem-İmge-İmgelem isimli kitabım, Vedat Günyol IV. Deneme Yarışması Seçici Kurul Özel Ödülü’ne uygun görülmüştür. Buna karşın matbaalara veya yayınevlerine basılması için göndermedim. Okuduğunuz kitap, dördüncü sayısal kitabımdır. Yazar-şair-yayıncı ve okur olarak sayısal kitaba ve bunun uygulamasına hazır olmadığımızı biliyorum. Yayıncılığı rahatsız eden bir durum olduğunu da. Bunun yanında eski alışkanlıklarını bırakamamış bazı yazar-şair dostlarımızın, bundan rahatsız olduklarını gözlemlerimden anlıyorum.
Bu gelişmenin gelecekte alacağı durumu kavrayamayan dostlarımızın bir kısmı, sayısal yayına uzak durmaktadırlar. Gerekçesi kendilerini ilgilendirir. Hepimiz biliyoruz ki basılı kitabın, derginin, gazetenin yerini hiçbir şey tutamaz; bizim anlayışımıza ve alışkanlıklarımıza göre. Ne var ki kazın ayağı öyle değil artık, yüzer gezer. El kadar bir aygıt, içinde milyonlarca kitap taşıyabiliyor ve bir tıkla o yayınlara erişebiliyorsunuz. Yolda, kafede, kuyrukta her durumda ve her zaman, cep telefonu veya okuma aygıtlarıyla okuyabiliyorsunuz. Bu durumda, geçmiş olsun kitap kokusu alışkanlığınıza. Zamanla yarışan bir kuşak, elbette elinin altındaki sistemi tercih edecektir. Ben bile çok uzun zamandır elime ansiklopedi ya da sözlük almadım. Sözlüklerin yapacağı işi bilgi sunar ortamında bir tıkla anında yapabiliyorsunuz; sayfa çevirmekle neden zaman kaybedeyim?
Kitap dünyasının, yazarına bir getirisi olmadığını hatta götürüsü olduğunu hepimiz biliyoruz. Emek benden yemek başkasınaysa bu sistemin sorgulanması gerekir. Çözüm üretilmesi gerekir. Gelişmiş toplumlarda en değerli şey, emek ve onun korunmasıdır. Yaşadığımız toplum ve ortamda böyle bir değerden ve onun korunmasından söz edebilir miyiz? Ne yazık ki söz edemiyoruz. Öyleyse buna karşı bir çözüm üretme yoluna gitmeliyiz. Yazarlar sendikası, derneği veya diğer meslek kuruluşlarından konuya ilişkin bir sonuç bekleyecek kadar da düş gören bir insan değilim. Devletin yasama ve uygulama biçimi gereği, bu tür bir soruna kısa sürede çözüm üretebileceğini düşünmüyorum; toplumsal olarak sayısal kitaba karşı ortak bir tepki yoktur ki yasal düzenleme olsun. Dilerim bu teknolojinin altyapısı bir an önce hazırlanır ve yasal düzenlemeleri gündeme gelir.
Araştırıyorum, okuyorum, emek verip yazıyorum, buna karşın bir karşılık beklemiyorum. “Bu kitabı okumak istiyorum ama alacak param yok” diyen bir öğrencinin/okurun okuma isteğine biraz olsun katkı sağlamış olmak güzel bir duygu olmalıdır. Ego tatmini dediğimiz deyim, yararlı bir durumda karşılık bulsun istiyorum. Sanatın öz-içerik ve biçimine ilişkin yeni şeyler söyleyebilecek altyapıya ulaşmışsam bu bilgimi gelecek kuşaklara aktarmak için kalıplaşmış yöntemlere başvurmak zorunda değilim. Emeğe saygısız bir pazarın vitrinlerinde bulunmak istemiyorum.
O demiş, bu koymuş, burası sıradanmış, bu dergi vasatmış, burası şair-i azam makamıymış, burası ünlülerin locasıymış gibi sınıf, ün, protokol, ritüel ve düzey saplantısı; bende yoktur. Bu tür duruş kuruntuları, endüstriyel ve ideolojik saplantıların yarattığı uydurma egemenlik törenleridir. Sanatçının egemenlik kaygısı olmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Çok yerde yinelediğim gibi bir kez daha aynı tümceyi kuruyorum: Altının ayarı, durduğu rafa göre değil, kendi saflık dercesine göre belirlenir. Bu nedenle, yararlı ve iyi bir sonuç üretecek her işin içinde bulunmak isterim.
Maksat yararlı bir şeyler ortaya koymak ve insanlığa sunmaksa işte bir yöntem de sayısal kitaptır. Ben bunu deniyorum, böyle düşünüyorum. Kitaplarımın, söylendiği gibi ucu bucağı olmayan sanal dünyada kaybolacağını da düşünmüyorum. İyi bilgi, sümen altına sığmaz; geleceğini kendisi kurgular. Kim ne derse desin, kim nasıl bakarsa baksın, gelenekten aldığım mantığın doğruluk değerinin yüksek olmadığını; halihazırdaki yayın sisteminin uygulanabilirlik durumunun sorgulanması gerektiğini; okuma oranının çok düşük olduğu ülkemizde okurun kitap satın alma tutarının azaltılmasını; okumak isteyene her tür kitaba ulaşmakta kolaylık sağlanmasını; düşünenlerdenim. Bu nedenle okuduğunuz kitabımı, sayısal kitap olarak yayımlıyorum. Kitabımı her okumak ve merak edip görmek isteyen buradan kolaylıkla ulaşıp indirebilir.
Yaşar Özmen Facebook sayfasına bağlı ŞİİR SARNICI grubu dosyalar bölümünde PDF Kitaplarım yüklüdür. Buradan ulaşabilirsiniz.
Last modified: Aralık 19, 2021