Büyük Ev Ablukada, her yeni albümde bambaşka bir üslupla gelerek dinleyicisinin rutinlerini tuzla buz etme işine oldukça alıştı. Sabah akşam demeden kendimizi dinlerken bulduğumuz yeni albüm Defansif Dizayn yayınlanalı iki aydan fazla oldu. Üstelik yine, yalnızca albüm kaydı ile bitmedi, konserlerini bir gösteriye dönüştürerek bizlere yeni bir tarz, yeni bir şahane bir şov sundu. Baştan söyleyelim, adettendir, yeni albümü coşku ile bekliyoruz.
Defansif dizayn, belirli bir davranışı yapmaktan caydırmak ya da engellemek için özel olarak şekillendirilen durumları ifade eder. Mesela, binalardaki kameralar güvenlik açısından caydırıcı bir etkiye sahipken, banklardaki bölme çubukları uzun süre oturmayı engelliyor. Bu, kullanıcıların olası hatalarından kaynaklanabilecek riskleri azaltarak, ürünlerin daha sezgisel ve erişilebilir olmasını sağlar.
BEA’nın albümü isimlendirirken yola çıkmış olabileceği bu kavramı, belli bir beklenti inşa edip bu yapıyı ortada bırakarak farklı bir sempati toplayan şarkıların bütününde görüyoruz. Sanki albüm dinleyeni kendi akışına çekiyor, isteklerini göz ardı ederek kendisini dayatıyor. Gerçekten de; notalarından sözlerine, tüm kayıt boyunca sanki olmaması gerekenler oluyor, olması gerekenler olmuyor.
Bu bir eleştiri değil, övgü: Şarkılarda bir itki kuvveti var. Şarkının gidişatına veya dinleyicinin beklentisine aykırı sololar giriyor birden mesela. Veya hiçbir şarkı bitmesini istediğiniz yerde bitmiyor. Öyle sözler var ki, keşke yüzlerce kez duysak şarkıda; duymuyoruz, bir daha tekrar etmiyor. “Dışarda meyveler yerlere değiyor.” deyip de kalmasa keşke dediğiniz anda, eşine pek rastlanmayacak kadar güzel olan “Beklediğim Gibiyim” parçası hızlıca çalıp bitiveriyor. Böylece, elini kolunu bağlayıp kendini albüme bırakmaktan başka bir çıkar yolu kalmıyor insanın.
Bu tarz konfor alanından uzaklaştıran ve rahatsız ederek kendine çeken sanatsal çıktıları düşündüğümüzde akla ilk gelen örneklerde Michael Haneke sineması var. Örneğin, Funny Games filminde küçük bir çocuğun öldürüldüğü ve uzun süre ekranda kaldığı bir sahne vardı. Şiddetin tasvirini böylesine bir meydan okumayla gerçekleştiren film, verdiği rahatsızlık sayesinde eleştiriyi ve duyguları en uç noktalardan dokundurarak kanımıza iyice sokmuştu.
Böylece üretici, tüketiciyi sırf bir zincirin halkası olmaktan çıkarıyor. Üzerine düşünülmesine, farkında olunmasına ve gerçekten üretimi yaşamasına neden oluyor. Yani genel geçer bir endüstri olmanın dışında, gerçek bir sanat eseri olmanın cesaretini ortaya koyuyor.
İşte bu meydan okumanın Türkiye müziğindeki öncülerinden birinin Büyük Ev Ablukada olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü BEA, her yeni şarkısında müzik normlarını yerle yeksan etmeyi kendine huy edindi. Dahası, yıkarak bir adım öne geçtiği normlara, bizzat kendi albümleri de dahil oluyor. Full Faça’dan Fırtınayt’a geçişte hissedilen sarsıntı Defansif Dizayn’da da mevcut, bir sonrakinde de olur gibi. Bu durumun, eşsiz bir tadının ve çekim kuvvetinin olduğunu söyleyebiliriz.
Grubun izini indie türünün Türkiye’deki ilk cemrelerinden bu yana sürersek, kendi kümesinin ana akımlarından olduğunu görebileceğimiz gibi, dönemin ana akım müziğini de etkileyebilecek güçte olduklarını söyleyebiliriz. Çünkü ne Büyük Ev Ablukada olduğu yerde duruyor, ne de ardıl olarak gelen kendi janrasına durma imkânı veriyor. Dolayısıyla, geleceğin müziğini şekillendirenlerden oldukları iddiasını ortaya atsak, fazla olmaz.
Sık sık tekrar edileni dile getirelim: Defansif Dizayn sadece bir albüm değil, aynı zamanda bir sahne şekli. Şu anda sadece ayda iki kez sergilenen yeni albümünün şovu yalnızca DasDas’ta sahneleniyor. Bu gösteriyi canlı bir şekilde yaşayamayanların erişebildiği fotoğraf ve seyirci kaydı olan videolardan anlaşıldığı kadarıyla, BEA kendine ihtişamlı bir sirk kurmuş durumda.
Seçilen renklerden kıyafet stillerine, kareografiden enerjiye; karmakarışık ve bir o kadar bütünlüklü bir konser şekli var ortada. Bu bütüncül yaklaşımı öncesinde Mutsuz Parti ile deneyimlemiştik. Her seferinde; BEA bir konser vermiyor, yepyeni bir tarz yaratıyor. Bu tarz, kendi cambazlarını ve palyaçolarını içinde barındırıyor. Bunlar, kimi zaman dinleyiciler, kimi zaman ise grup üyeleri oluyor. Çünkü burada herkes bu bütünün bir parçası.
Şarkı sözlerine sakız gibi yapışan enstrümanlar çoğu zaman anlam yüklese de, şarkının sözleri dinleyicinin kendi anlamını üretmesine oldukça elverişli. Keza “Oh Be!” çalarken Hakan Günday’ın “Kayra, yolculuğunun parçaladığı hayatını toplayıp geri dönmelisin. Çünkü burada her şey var! Her şey var.” sözlerini düşünürken buluyorum kendimi. “Karargah” evin en büyük odasında kendinizle baş başa kalmak için bir fırsat sunarken, “Pazartesi” bir şemsiyeye dönüştürerek inkarın hayat kurtarıcı etkisini sorgulatıyor. Tümüyle baktığımızda, dinleyicinin düşünmesi ve yaşaması için bir alet çantası var elimizde.
Her şeyiyle baktığımızda, üzerine çok uğraşıldığından şüphe edilmeyecek bir albüm var artık listelerimizde. Üstelik öylesine planlı ve kaotik ki, iplerin Büyük Ev Ablukada’nın değil de, albümün kendisinin elinde olduğu hissiyatına sahibiz. Çünkü sanki, albüm kendi kendini yaptırmış halde.
Öyle ki, Defansif Dizayn diğer her şeyden bağımsız olarak, evrenin bir yerlerinde hep var olacak.
arda meleşvili başka müzik Büyük Ev Ablukada DasDas Defansif Dizayn indie müzik
Last modified: Ocak 31, 2024